Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

KİRLİ SİYASET NEREYE KADAR

GÜNDEM 16.10.2024 - 20:42, Güncelleme: 18.10.2024 - 11:09
 

KİRLİ SİYASET NEREYE KADAR

Yıllar yıllar önce Mozambik’de, ülkenin ana muhalefet partisi Renamo liderinin başından geçenleri ve Frelimo iktidarıyla yapılan gizli pazarlığı anlatan bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.
Para, makam, belediye başkan adaylığı, belediye meclis üyeliği vaat ederek kurultay da genel başkanlığı kazandırtmışlardı ama o da biliyordu ki, oturduğu koltuk emanetti ve ufak bir artçı depremde bile yıkılırdı. Nasıl olsa bu koltukta misafirim diyerek eski yaşantısına devam etti. Başkentin göbeğinde olan bir barın müdavimiydi ve burada sarhoş oluncaya kadar içip daha sonra korumaların kollarında evine götürülmesi umurunda bile değildi. Hatta o kadar umursamazdı ki, memleketten getirdiği macunlar sayesinde ateşli aşklara bile devam etmekte hiçbir beis görmüyordu.                                ….. Sabah 11 gibi uyanan genel başkan yardımcısı, koltuğuna oturup viskisinden bir yudum alarak derin düşüncelere daldı. Genelde beraber yiyip içtiği, birlikte Ateşli çapkınlıklar yaptığı başkanının artık biraz durulması gerektiğini düşünüyordu. En azından yerel seçimleri atlatana kadar… zaten o koltuğa 3 yıl sonra kendisi geçecekti ama bu süreçte parti oy kaybetmemeliydi. Hem zaten yaşanan deprem yüzünden gelirinde epey bir azalma olmuştu. Adaylardan alacağı 3’er, 5’er milyon dolarlarla eskisinden daha zengin olacaktı ama yerel seçim öncesi partiye çeki düzen verilmeliydi. Sorunlar canını sıkmıştı, bir tane cigaralık yakıp dumanını derin derin içine çekti. Resmen viski ve cigaralığın müptelası olmuştu ama ayıkken de siyaset çekilmiyordu. Artık kafa güzel olduğuna göre, gidip arkadaşı olan genel başkanla sorunları görüşebilirdi.  -    Başkan içerde mi? -    Evet efendim sizi bekliyor. -    Peki, zıpırdak da dahil kimseyi içeri alma. Bir süre sonra oda da sert tartışma başladı. ‘Seni ben başkan yaptım, sözümü dinleyip hayatını şimdilik düzene sokacaksın. Başarılı olursak senin de cebin dolar benim de. Sonrasında ne halin varsa gör’ ‘Memlekette biri var, şimdilik sadece onunla görüşsem?’, ‘Peki olur ama gözünü seveyim bari bu defa yengeye yakalanma, şu imajını da biraz düzelt’                            ….. Belediye başkan adaylarının belirlenmesi süreci başlayınca, haliyle başkent de hareketlenmişti. Başkan yardımcısının ofisine adeta çanta yağmuru yağıyordu. Aday gösterileceklerden aldığı yaklaşık 60 milyon doları cebine koyan başkan yardımcısı çok keyiflenmiş, çekmecesinden çıkarıp yaktığı cigaralığı tüttürüp viskisini yudumlamaya başlamıştı.                               ….. Seçimler bitmiş ve ülkenin nerdeyse yarısında belediyeler kazanılmış, parti aldığı oylar sayesinde birinciliğe yükselmişti. Kerameti kendilerinde gören başkan ve arkadaşları sevinçle birbirine sarılıp zıpırdağın zıplamalarına eşlik ediyorlardı.                                ….. Akşam yemek masasında buluşan başkan ve arkadaşları rakı kadehlerini bir bir devirirken, diğer tarafta kendilerine rakip olarak gördükleri ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanına nasıl kumpas kurarızın planlarını yapıyorlardı. Öyle ya, başarıysa kendileri ondan daha başarılıydılar. O büyük şehrin belediye başkanı da kim oluyordu! Başkan yardımcısı masadakilere dönerek, ‘Eğer konuştuklarımız duyulursa o il belediye başkanı eski genel başkanla birleşerek bizi alaşağı ederler. Öncelikle eski genel başkanın gücünü yok etmemiz lazım. Sonrası çok kolay, orada toprak’a yatırım yapan ilçe belediye başkanına, elde ettiğin hasılatın yüzde yirmisini toprak’a yatırıp, yüzde 30’unu bizimle paylaşacağına söz verirsen iktidarla da anlaşıp belediye başkanını cezaevine tıkar, seni büyük şehrin belediye başkanı yaparız deriz. Bence bu teklifimize balıklama atlar ama iktidar başkanını buna nasıl ikna edeceğiz’ dedi.  Beşinci kadehi yudumlayan Başkan, ‘Ne de olsa biz birinci partiyiz, ben iktidar partisinin başkanına gidip hem onunla ilgili, hemde bizimle ilgili neler düşündüğünü öğreneyim. Karşılıklı fedaKARlıklarla bu sorunu çözeriz diye düşünüyorum’ dedi.                              …… Herkes, genel başkanlarının iktidarın başkanıyla neler konuştuğunu merakla bekliyordu ki araba genel merkezin kapısında durdu. Araçtan inen Başkanın suratı çok asıktı. Kimseyle konuşmadan hızla asansöre doğru yönelip odasına çıktı. Arkadaşları da hemen ardından odaya girip kapıyı kapattılar. -    Her şeyim kasete alınmış, hatta telefon konuşmalarım bile… bunlardan bir tanesi dahi basında çıksa hayatım biter, mahvolurum. Başkan yardımcısı duyduklarından dolayı keyiflendiğini belli etmemek için dudaklarını ısırmaya başlamış, içinden, ‘sonunda genel başkan olabileceğim, belki de cumhurbaşkanı olurum’ diye geçirirken, başkanın devamında ‘senin kimden ne rüşvet aldığın ve seks kasetlerin de var. İktidar başkanı cigaralık-viskiyi az içsin diye de öğüt verdi’ sözleriyle donup kaldı, adeta olduğu yerde taş kesildi. Zıpırdağın, ‘benim de kasetlerim ellerinde mi?’ dediğini duymadı bile.                               ….. Artık önlerinde sadece iki yol vardı. Ya iktidar partisi Frelimo başkanına biat edecekler, ya da partiyi olağanüstü kongreye götürüp siyaset sahnesinden ebediyen çekilecekler di. Elbette onlar fıtratlarına uygun olanı, yani birinci yolu seçtiler.  Neler karşılığında mı?  Devamı gelecek…. Ne mutlu bize ki, ülkemizde böyle hikayeler yaşanmıyor.
Yıllar yıllar önce Mozambik’de, ülkenin ana muhalefet partisi Renamo liderinin başından geçenleri ve Frelimo iktidarıyla yapılan gizli pazarlığı anlatan bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.

Para, makam, belediye başkan adaylığı, belediye meclis üyeliği vaat ederek kurultay da genel başkanlığı kazandırtmışlardı ama o da biliyordu ki, oturduğu koltuk emanetti ve ufak bir artçı depremde bile yıkılırdı. Nasıl olsa bu koltukta misafirim diyerek eski yaşantısına devam etti. Başkentin göbeğinde olan bir barın müdavimiydi ve burada sarhoş oluncaya kadar içip daha sonra korumaların kollarında evine götürülmesi umurunda bile değildi. Hatta o kadar umursamazdı ki, memleketten getirdiği macunlar sayesinde ateşli aşklara bile devam etmekte hiçbir beis görmüyordu.

                               …..
Sabah 11 gibi uyanan genel başkan yardımcısı, koltuğuna oturup viskisinden bir yudum alarak derin düşüncelere daldı. Genelde beraber yiyip içtiği, birlikte Ateşli çapkınlıklar yaptığı başkanının artık biraz durulması gerektiğini düşünüyordu. En azından yerel seçimleri atlatana kadar… zaten o koltuğa 3 yıl sonra kendisi geçecekti ama bu süreçte parti oy kaybetmemeliydi. Hem zaten yaşanan deprem yüzünden gelirinde epey bir azalma olmuştu. Adaylardan alacağı 3’er, 5’er milyon dolarlarla eskisinden daha zengin olacaktı ama yerel seçim öncesi partiye çeki düzen verilmeliydi. Sorunlar canını sıkmıştı, bir tane cigaralık yakıp dumanını derin derin içine çekti. Resmen viski ve cigaralığın müptelası olmuştu ama ayıkken de siyaset çekilmiyordu. Artık kafa güzel olduğuna göre, gidip arkadaşı olan genel başkanla sorunları görüşebilirdi. 
-    Başkan içerde mi?
-    Evet efendim sizi bekliyor.
-    Peki, zıpırdak da dahil kimseyi içeri alma.
Bir süre sonra oda da sert tartışma başladı. ‘Seni ben başkan yaptım, sözümü dinleyip hayatını şimdilik düzene sokacaksın. Başarılı olursak senin de cebin dolar benim de. Sonrasında ne halin varsa gör’ ‘Memlekette biri var, şimdilik sadece onunla görüşsem?’, ‘Peki olur ama gözünü seveyim bari bu defa yengeye yakalanma, şu imajını da biraz düzelt’
                           …..

Belediye başkan adaylarının belirlenmesi süreci başlayınca, haliyle başkent de hareketlenmişti. Başkan yardımcısının ofisine adeta çanta yağmuru yağıyordu. Aday gösterileceklerden aldığı yaklaşık 60 milyon doları cebine koyan başkan yardımcısı çok keyiflenmiş, çekmecesinden çıkarıp yaktığı cigaralığı tüttürüp viskisini yudumlamaya başlamıştı. 
                             …..

Seçimler bitmiş ve ülkenin nerdeyse yarısında belediyeler kazanılmış, parti aldığı oylar sayesinde birinciliğe yükselmişti.
Kerameti kendilerinde gören başkan ve arkadaşları sevinçle birbirine sarılıp zıpırdağın zıplamalarına eşlik ediyorlardı.
                               …..
Akşam yemek masasında buluşan başkan ve arkadaşları rakı kadehlerini bir bir devirirken, diğer tarafta kendilerine rakip olarak gördükleri ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanına nasıl kumpas kurarızın planlarını yapıyorlardı. Öyle ya, başarıysa kendileri ondan daha başarılıydılar. O büyük şehrin belediye başkanı da kim oluyordu!
Başkan yardımcısı masadakilere dönerek, ‘Eğer konuştuklarımız duyulursa o il belediye başkanı eski genel başkanla birleşerek bizi alaşağı ederler. Öncelikle eski genel başkanın gücünü yok etmemiz lazım. Sonrası çok kolay, orada toprak’a yatırım yapan ilçe belediye başkanına, elde ettiğin hasılatın yüzde yirmisini toprak’a yatırıp, yüzde 30’unu bizimle paylaşacağına söz verirsen iktidarla da anlaşıp belediye başkanını cezaevine tıkar, seni büyük şehrin belediye başkanı yaparız deriz. Bence bu teklifimize balıklama atlar ama iktidar başkanını buna nasıl ikna edeceğiz’ dedi. 
Beşinci kadehi yudumlayan Başkan, ‘Ne de olsa biz birinci partiyiz, ben iktidar partisinin başkanına gidip hem onunla ilgili, hemde bizimle ilgili neler düşündüğünü öğreneyim. Karşılıklı fedaKARlıklarla bu sorunu çözeriz diye düşünüyorum’ dedi.
                             ……
Herkes, genel başkanlarının iktidarın başkanıyla neler konuştuğunu merakla bekliyordu ki araba genel merkezin kapısında durdu. Araçtan inen Başkanın suratı çok asıktı. Kimseyle konuşmadan hızla asansöre doğru yönelip odasına çıktı. Arkadaşları da hemen ardından odaya girip kapıyı kapattılar.
-    Her şeyim kasete alınmış, hatta telefon konuşmalarım bile… bunlardan bir tanesi dahi basında çıksa hayatım biter, mahvolurum.
Başkan yardımcısı duyduklarından dolayı keyiflendiğini belli etmemek için dudaklarını ısırmaya başlamış, içinden, ‘sonunda genel başkan olabileceğim, belki de cumhurbaşkanı olurum’ diye geçirirken, başkanın devamında ‘senin kimden ne rüşvet aldığın ve seks kasetlerin de var. İktidar başkanı cigaralık-viskiyi az içsin diye de öğüt verdi’ sözleriyle donup kaldı, adeta olduğu yerde taş kesildi. Zıpırdağın, ‘benim de kasetlerim ellerinde mi?’ dediğini duymadı bile.
                              …..
Artık önlerinde sadece iki yol vardı. Ya iktidar partisi Frelimo başkanına biat edecekler, ya da partiyi olağanüstü kongreye götürüp siyaset sahnesinden ebediyen çekilecekler di. Elbette onlar fıtratlarına uygun olanı, yani birinci yolu seçtiler. 
Neler karşılığında mı? 
Devamı gelecek….

Ne mutlu bize ki, ülkemizde böyle hikayeler yaşanmıyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
M. Kemal Yılmaz
(17.10.2024 00:33 - #454)
Birilerine nede çok benziyor.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.