BİZ BU TAKTİĞİ DAHA ÖNCE DE GÖRDÜK
BİZ BU TAKTİĞİ DAHA ÖNCE DE GÖRDÜK
Dikkat ettiyseniz eğer, bütün siyasilerin sonu atadıkları vekiller-bürokratlar sayesinde olmuştur. Koltuğun ihtişamına kapılıp, kraldan daha kralcı olmaya kalkanlar, günün sonunda sorumlu oldukları siyasilerin kaybetmesine neden olmuşlardır. Halk, yanlışların faturasını bürokrata değil, ilgili siyasilere keser. Yani kısacası; siyasetçiyi vezir de yapan, rezil de yapan bürokrattır.
Büyü de baban sana,
Büyü de büyü...
Baskılar, işkenceler,
Kelepçeler, gözaltılar,
Zindanlar alacak.
Gülten Akın’ın Erdal Eren için yazdığı şiiri bir çoğunuz biliyor veya duymuşsunuzdur. 12 Eylül darbesinden bugüne değişen hiçbir şey olmadı. Faşizanca uygulamalar hem iktidar, hem de muhalefet tarafından farklı şekillerde hız kesmeden devam etmekte.
Yazdıklarımdan dolayı son 10 yıldır neredeyse her üç günde bir savcılık ve mahkemeler arasında mekik dokumaya başladım. Gözaltılar, para cezaları, hapis cezası derken geldik bugüne. Şimdilerde artık genç yöneticiler, geçmişte hocalarından öğrendikleri taktiklere sığınarak haberlerime nasıl müdahale edilirin derdine düşmüşler.
Biracık ekonomiden anlayanlar, Kent Lokantası, Pazar Desteği gibi şeylerin kamu kaynaklarıyla finanse edildiğini bilirler. Oysa kanunlar, bütün belediyelere fiyat denetimi hak ve yetkisi vermiştir. Verilen yetkiyi kullanan belediyeler zabıta eliyle fiyat denetimi yapsalar zaten kent lokantasına, pazar yardımına gerek kalmayacak.
Bir taraftan halkı vergilere boğup, öte tarafta yardım yapıyoruz diyerek takdir kazanıp, gönül almak çok ustaca. Bana göre yapılan tamamen Neoliberal kuklacılıktan başka bir şey değil.
İşin üzücü tarafı ise, bu kadar basit bir tabloyu görmeyen, görüp de analiz edemeyen çoğu üniversite mezunu kalabalıkların sadece olayı alkışlıyor ve oy verip milli iradeyi tecelli ettiriyor olmalarıdır.
Önce, alnı secdeye değen personel arıyorlardı, şimdi de alnı secdeye değen esnaf arıyorlar.
Değerli okurlar; bugün yazıma, herhangi bir banka belediyeye fotokopi makinası vs. aldı mı, aldıysa hangi maksatla, ne karşılığında aldı falan diye kolay sorular sorarak başlamayacağım. Bugün,(sebebi inşallah ben değilimdir) bir mağazaya kesilen trajikomik para cezasını anlatacağım…
Kesilen cezanın bahanesi; mağazanın içerisinde bulunan televizyonlarda firma reklamı yapılıyormuş ve bu yüzden mağaza belediyeye reklam parası ödemeliymiş.
Bırakın bu …… taktiklerini.
Belediyelerin hangi durumlarda reklam vergisi alacağı yasalarla sabittir. Mağazanın kapısından içeri giren müşteri, içeride reklam var mı, yok mu diye bakmaz. Sadece alışverişe odaklıdır. O nedenle mağazaların içerisinde açık olan televizyondan reklam vergisi almanın hiçbir hukuki mantığı yoktur. Oldu olacak, o zaman marketlere, kitapevlerine, kırtasiyelere, bakkallara, kafelere vs. vs. vs. vs. girip oralarda bulunan stantlardan da reklam vergisi alın.
Ceza keserek karşınızdakini susturacağınızı zannediyorsanız size yanlış bilgi vermişler. Yeni para kuleleri için tuğlalar arıyorsanız yanlış adreslere gidiyorsunuz. Eğer alnı secdeye değmediği için kişiyi dolaylı cezalandırıyorsanız yanlış yapıyorsunuz. Yok, mağaza sahibine düşmansanız ve o yüzden cezalandırdık diyorsanız bu yanlış sizi o koltuklardan götürür.
Haaa… biz ölüyü, diriyi hallettik sıra sana geldi diyorsanız amenna… o zaman hodri meydan.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.