BAKIRKÖY’E BU KADAR UTANÇ YETER Mİ?

Türk eğitimine ve sağlık  dünyasına sunduğu çok önemli katkılarıyla ülkemizin sembolü haline gelen rahmetli Prof. Dr. Türkan Saylan hocam, 74 yıllık ömrünün 24 yılını kanserle savaşarak geçirdi ve 2009 yılının yine böyle bir Mayıs ayında uçmağa vardı…


Gazeteler, televizyonlar “Kanserden öldü." dediler.
Oysa bu kocaman bir yalandı!

Genç kızlarımız da okuyabilsinler diye hayatını ortaya koyan, bu ülkenin yetiştirdiği en aydınlık yüzlü kadınıydı Türkan Saylan.
Onu, ölüm döşeğinde “terörist” ilan edenler, televizyonların canlı yayınlarında, gazete köşelerinde “muhabbet tellalı” ilan eden medya alçakları öldürdü.
Bakmayın siz şimdi, ‘Hepimiz Türkan Saylanız’ söylemlerine… hocamıza ölüm döşeğinde ‘darbeci’ diye operasyon yapılırken sessiz kalan, cenazesine katılmaya tenezzül etmedikleri gibi bir çiçek bile göndermeye korkanları bizler tarihe not düştük.

Bugün cumhuriyet kadını Türkan hocamı bir kez daha rahmetle yad ederken, beni kahreden şeyi yazmadan geçemeyeceğim.

Prof. Dr. Türkan Saylan’ın, 26 yıl önce kemoterapiden ötürü dökülen saçlarının iç burkan görüntüsünü örtmesi için başına taktığı örtüyle alay eden aşağılık yobazların yerini, aynı şekilde kemoterapi gördüğü dönemde hem kendisine hemde çevresine saygısından ötürü başını örten CHP Bakırköy kadın kolları başkanı Hamide Yazıcı’yla alay edip dedikodu yapanların aldığını görmek çok acı. Siyasette her yol mübahtır diyerek, insanların geçmişte yaşadıklarını iftiralarla süsleyip, siyasi malzeme olarak kullanmak hangi ahlaka sığar bilemedim.


1 Haziran Günü Bakırköy’de CHP Kadın Kolları Seçimi Var!

Siyaset, kazananın ve kaybedenin olduğu bir yarıştır sayın Hamide Yazıcı. Hakkınızda çıkan iğrenç dedikodulara hiç üzülmeyin-aldırmayın ve her zaman olduğu gibi Türkan Hocamın “İnsan olmaktan vazgeçme yeter” sözünü yaşamaya-yaşatmaya devam edin.

Şahsınıza çamur atanlar önce kendi ellerine baksınlar.