YENİ CHP İÇİN GÜNLER KALA...

Cumhuriyet Halk Partisinin esas düşünce ve dileği, vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak, onları, kendileri ve büyük TÜRK ULUSU için faydalı kılmaktır. Kemâl Atatürk 9 Mayıs 1935

Özellikle dinci kesimin, Ulu Önder Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyete düşman olan tarikatların merakla beklediği CHP Kurultayına sayılı günler kaldı. Sezgin Tanrıkulu, Mustafa Bozbey (Yerel Yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı olacak), Faik Öztrak, Akif Hamza Çebi, Haluk Koç (Teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısı olacak), Erdoğan Toprak, Lale Karabıyık, Gamze Akkuş İlgezdi, Yunus Emre, Murat Bakan’ın PM’ye girmesine kesin gözüyle bakılırken, Aykut Erdoğdu ve Seyit Torun gibi isimlerin ise liste dışı kalacağı söyleniyor. Kılıçdaroğlu’nun PM'ye en çok istediği isimlerden Murat Emir ise, meclis sekreteriyle yaşadığı ve karakolluk olunan bir suçtan dolayı adaylığı beklemeye alındı. Oğuz Kaan Salıcı ve Tuncay Özkan için ise parti içerisinde ciddi muhalefet var.   Biz yine yazımızın başına dönecek olursak; peki aşırı dinci gruplar ve tarikatları CHP Kurultayı niye bu kadar çok ilgilendiriyor? Niye ilgilendirdiğini madde madde sayalım: Bu kurultayla birlikte; mevcut CHP tüzüğünde yer alan 1. madde 2. fıkradaki Atatürk’e ilişkin bölüm artık olmayacak. Yani, mevcut tüzükte yer alan, “CHP’nin kurucusu, önderi ve ilk Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür” ibaresi yeni hazırlanacak olan tüzükten çıkarılacak. Bu kurultayla birlikte; Türküm, doğruyum, çalışkanım... diyerek başlayan andımız, başta HDP olmak üzere azınlıklar da dikkate alınarak artık telaffuz edilmeyecek. Parti tabanında Türklük yerine Türkiyeli olmak işlenecek. Yani, Dinler arası diyaloğun ırklar arası versiyonu demek en doğrusu… Bu kurultayla birlikte; Türkiye'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) bir maşası olarak kullanılmasına, Türkiye'nin "Çağdaş, Laik,  Sosyal Hukuk Devleti" yörüngesinden çıkarılıp, "Ilımlı İslam devletine" dönüştürme gayretlerine sessiz kalınacak. Bu kurultayla birlikte; AB ile ilişkilerimizde "eşit koşullu, onurlu tam üyelik" dışındaki tüm seçenekleri ve dayatmaları içimize sindireceğiz. Bu kurultayla birlikte; iktidarın, ülkemizin yargı kurumlarına ve erkine her türlü müdahale ve baskısına göz yumulacak. Bu kurultayla birlikte; "Bütün inançlara özgürlük, kadınlarımıza eşitlik, toplumumuza huzur ve hoşgörü, demokrasimize temel" olan laiklik ilkesini çökertmek için, Laik demokratik cumhuriyetimize karşı tuzak kuranların, "laikliği yeniden tanımlamak" isteyenlerin, Laikliği içlerine sindiremeyenlerin baskılarına boyun eğilecek. Bu kurultayla birlikte; İlk ve Orta eğitimde "Eğitim Birliği" ilkesinin ortadan kaldırılmak istenmesine, çağdaş bilimsel eğitim ilkelerinin çiğnenmesine, belirli eğitim kurumlarının tarikatların etkinlik alanına çevrilmesine, öğrenci yurtlarının tarikat yuvalarına dönüştürülmesine uzaktan seyirci kalınacak. Bu kurultayla birlikte; "Hem üretim ve istihdamda artışın, hem de adil bölüşümün" temel alındığı sosyal politikalar yerine, AK Parti'nin, "sosyal devleti çökerten rant ekonomisi" modeli ve siyaseti partiye uyarlanacak. Bu kurultayla birlikte; Sadece ülkemizin belli bir kesiminin çıkarlarına hizmet eden, yoksulları, ezilenleri, işsizleri, kendi yandaşlarından başka hiç kimseyi görmeyen, geri kalmış yörelerimize yatırım ve hizmeti adeta defterden silen politik anlayış egemen olacak. Yukarıda özetin özeti olarak yazdığım nedenlerden dolayı, bu kurultay sayesinde; Atatürk devrimleri ve Sosyal Demokrasi'nin evrensel değerleri ile yoğrulmuş, Türk Milletinin çıkarları, ulusumuzun hak, hukuk ve özgürlük özlemleri ile özdeşleşmiş olan CHP politikaları son bulacaktır. Şimdi, radikal dinciler ve tarikatlar için bu kurultay neden önemli, anladınız mı??? Bu kurultayda oy verecek olan delegeler unutmasınlar ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun devrim arkadaşlarının önderliğinde iç ve dış tüm odaklara karşı tek başına başardığı asil-onurlu ulusal kurtuluş mücadelesi sonucunda kuruldu. Atatürk hiçbir zaman hem iç, hem dış politikada kişiliksiz, ulusal çıkarlarımızı ve güvenliğimizi göz ardı eden, ulusal onurumuzu zedeleyen, "Tam Bağımsızlık" mücadelesinin bilincinden yoksun, dış odakların yararına hizmet eden işbirlikçi ve teslimiyetçi politikalar sergilemedi. ‘’Yok aga, ben siyasi menfaatime bakarım’’ diyenlere ise söyleyebileceğim tek şey;  ‘’Akıl yoksa neylesin fikir, çalsın Kılıçdaroğlu oynasın vekil’’...