SÖZLERİNİ YANLIŞ ANLADIK, AFFET BİZİ ATAM...

''Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar. ''

Atam, ülken halen ayaktaysa; Gösterdiğin yolda yürüyen azınlığın sayesinde. Bugünkü muhalefeti soruyorsan, Emperyalizmin güdümünde. Devrimlerden taviz verdik, ilkelerini çiğnedik, Yobazlara-gericilere sessiz kalıp boyun eğdik. Altı Ok’un halini hiç sorma, kalbura döndürdük elbirliğiyle. Anlatayım son durumu, itler güler halimize. HALKÇILIK “Hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir ve dilimizde bu hükümet halk hükümeti diye anılır” sözünü maalesef hazmedemedik, Türk milleti olarak parlamentoyu başkanlık sistemine devrettik. “Halkın halk tarafından halk için idaresi” hilafete dönüşmekte, partin ise ihanet içinde makam-koltuk bölüşmekte. DEVLETÇİLİK “iktisat politikamızın mühim gayelerinden biri de umumî menfaatleri doğrudan doğruya ilgilendirecek iktisadî kuruluşları ve teşebbüsleri malî ve teknik kudretimizin müsaadesi oranında devletleştirmedir” sözünü bizler yanlış anladık. Kurduğun fabrikaları haraç-mezatta sattık. Paramız öyle değer kaybetti ki Papua Yeni Gine’nin bile arkasında kaldık. Emekçiler fabrikalar satılırken niye sessiz kaldınız dersen, biz o sıra sendika ağalarımıza han-hamam-araba almaktaydık. MİLLİYETÇİLİK “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” sözün var ya… Vallahi onu da yanlış anladık. ‘’Türkiye halkı’’ kısmı hoşumuza gitti, TÜRK MİLLETİ’ni o sözünden çıkarıp attık. “Türk Milliyetçiliği” ayaklar altında çiğnenirken kem-küm edip geçiştirdik, sıra Andımızın yasaklanmasına gelince üç maymunu oynamayı seçtik. Milli bayramlarda cırcır olanlara tepkimizi koyamadık, Sabiha Gökçen’e hakaret edip İskilipli Atıf’a-Seyit Rızacılara sarıldık. LAİKLİK “Bizim dinimiz en mâkul ve en tabiî bir dîndir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.’’ Sözünü de anlamamışız. Her on yılda bir darbeler yaparak önünü açıp, büyütüp beslediğimiz tarikatlar 15 Temmuz’da bu defa kendileri darbe yapmaya kalktıklarında sendeledik. O günlerde şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar aleyhine sözler-şarkılar besteledik. Balık hafızası sarmıştı bütün benliğimizi, yaşanan acıları çabucak unutuverdik. Islak kıçda don durmaz misali, badelenmeye alışmış olanlar yine koşturdu tarikatlara. Tacizlere-tecavüzlere ‘’Bir kereden bişey olmaz’’ diyen bakanımız ilham vermişti onlara. Şeyine göre fetva verip zevk sularının kutsanmış olduğunu söyleyenleri, depremi durduranları, F 16’ya kafa atanları, uzay mekiğini düşürenleri, elini öpenlerin cennete gideceğini, keşke yunan galip gelseydi diyenleri yine baştacı ettik, ilim-bilim diyenleri din düşmanı belledik. Şimdi yine soracaksın, tüm bunlar yaşanırken benim kurduğum parti ne yapıyordu? Diye. Millet partisinden mezhep partisine dönüşen CHP’en, Amerika’ya gidip malum şahıstan icazet alıyor, Almanya’ya gidip vekil-belediye başkanı olacakların listesini yapıyor, Türkiye’ye döndüğünde ise seçmenlerinin gazını alıyordu. İNKILAPÇILIK “Hakiki inkılâpçılar onlardır ki, ilerleme ve yenileşme inkılâbına yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime sızmasını bilirler. Bu münasebetle şunu da ifade edeyim ki, Türk Milletinin son senelerde gösterdiği harikaların yaptığı siyasî ve sosyal inkılâplarının gerçek sahibi kendisidir. Sizsiniz’’ dedin ve uçmağa vardığın gün, biz o sözüne nokta koyup bir arpa boyu yol ilerlemedik. Japonya’yı kendimize örnek alacağımıza, Arabı rehber belledik. CUMHURİYETÇİLİK “Cumhuriyet ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir.’’ Sözünü de yanlış anladık Atam. 1945’den itibaren hepimiz bir şekilde suça bulaştık, fazileti yüksek kaldırımdaki şatafatlı isim sandık. 2018 yılında Cumhuriyeti elbirliğiyle rafa kaldırıp, Gül-Babacan-Davutoğlu’ndan medet ummaya başladık   Sen merak etme Atam, Türkiye Milleti olarak şu an İzindeyiz. En kısa zamanda izinden dönüp İZİNDE olacağız.