Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

MUHARREM İNCE DOĞRU SÖYLÜYOR “ BUGÜNKÜ CHP’de MAALESEF İFTİRA KÜLTÜRÜ” VAR.

17.11.2020 - 17:58, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

MUHARREM İNCE DOĞRU SÖYLÜYOR “ BUGÜNKÜ CHP’de MAALESEF İFTİRA KÜLTÜRÜ” VAR.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Muharrem İnce üst üste açıklamalar yaparak özetle partisinin üst yönetiminden memnun olmadığını, kendisine yapılan haksızlıkları ve iftiraları kamuoyu önünde dile getirdi.
  1995 yılından bu yana siyasetin dışında kalıp Sivil Toplum Kuruluşlarında çalışsam da 1974 Yılarında Bakırköy CHP nin İlk Gençlik kolları kadın yönetim Kurulu üyesi olarak yıllarca bu partiye emek vermiş, olayların yakın tanığı olan birisi olarak bu konudaki görüşlerimi ve yaşadıklarımı yazma ihtiyacı duydum. Bizim dönemimizde Sayın Bülent Ecevit Genel Başkandı ve parti içi demokrasiye, gençlere ve kadınlara fevkalade önem verirdi. Gençlik Kolları o dönemlerde fevkalade aktifti ve Belediyelere aday önerip bölgelerde seçim yönetiyordu bir ilçe yetkilisiyle beraber. Ayrıca her seçim kazandıktan sonra şu talimatı verirdi “Kurumlarda çalışanlar eğer siyasete bulaşmamışsa ekmekleriyle oynamayın, onları kazanın, en iyi şekilde verim almaya çalışın derdi. Sayın Ecevit sonraki iki dönemde parti içi demokrasi tamamen rafa kalktı. Adaylıkların tümünde Genel merkez ve Genel Başkan yaptırımıyla beraber, adayların çok para verenlerden ve belli mihrakların önerisiyle seçildiği iddialarıyla bilhassa Mehmet Sevigen, Şinasi Ökten, daha sonra da Erdoğan Toprak, Selvi Kılıçdaroğlu’nun isimleri aday atamalarında öne çıktı, Üstelik bu konuda bu isimler kulislerdeki yolsuzluk iddialarına bulaştı. Sayın Baykal Milletvekili kadrosunda kendi tayfası olarak anılan bir gurubu yıllarca aday yaparak bir yandan arkadan gelen kadroların ve gençlik kollarının önünü keserken, diğer yandan da parti içinde ve genel siyasette kavga kültürünü getirerek sürekli partinin eğitimli, dürüst ve vatansever kadrolarıyla gençleri tek tek harcamıştır. (Yaşar Nuri Öztürk, Mehmet Bölük, Zülfü Livaneli, Altan Öymen, Mustafa Sarıgül v.b yüzlerce üyenin önü kesilmiş siyaset dışına itilmişlerdir.) Bu dönem de işler daha da vahim hale gelmiş parti içinde Mezhepçilik, Bölgecilik ve ırkçılık iyice saflaşmış Sorozcu, Fetöcü, CIA Ajanı oldukları iddia edilen birçok partilinin tanımadığı tipler jet hızıyla adeta paraşüte bindirilerek üst düzey yönetimleri ve kilit noktaları ele geçirmişlerdir. Bu duruma karşı çıkan gerçek partili Atatürkçü ve vatansever kadrolar asla aday yapılmamış, ancak Muharrem İnce gibi çok köklü ve kıdemli isimler mecburen aday yapılmakla birlikte samimi destek verilmemiş, türlü çeşit ayak oyunlarına ve iftiralara maruz kalmışlardır. Bu yönetimler bileğini bükemedikleri Muharrem İnce ve yerel örnek olarak benim gibi çizgisi düz namuslu insanları itibarsızlaştırmak için akla gelebilecek yâda gelmeyecek her türlü iftira ve Karalamaya ve itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır. 2004 yılında Bakırköy’de seçimi alır almaz daha önce sivil kuruluşlara Belediyenin kiraladığı güzel yerleri mevcut derneklerin elinden almak için derneklere saldırmışlar BADER in Genel kuruluna kadar nüfuz ederek partilerine oy veren kadın dernek Başkanı’na yoğun iftiralar yaparak binayı ve yönetimi ele geçirmişlerdir. Yine Bakırköy de Hayvan sever olarak faaliyet gösteren bir kadın STK Başkanına çok yoğun iftiralar edip, bir açılışta kendilerini Genel başkana şikayet etmek isteyen kadın STK başkanını korumalara dövdürerek kaburgalarını kırmışlardır. Benim çok dürüst, açık, net ve herkesin gördüğü kadar sade bir yaşamla, ülkeye hizmet eden şahsıma bile önce gelip 2004 seçiminde Meclis Üyeliği adaylığı teklif etmişler, daha sonra beklentileri yerine gelmeyince en alt sıralara kaydırmışlar, benim tabanım ve STK lar bu durumu eleştirince de akla hayale gelmeyecek iftira ve karalama kampanyası yürütmüşlerdir. Kamuoyu bu iftiralara itibar etmeyince de Ataköy deki dernek binamızı basarak yasadışı bir şekilde eşyalarımıza el koymuşlar ve türlü çeşit iftira kampanyası yürütmüşlerdir.  Dönemin Belediye Başkanının baskısıyla “Huzursuzluk çıkarma” gerekçesiyle partiden ihraç etmişlerdir. Yapılan bu yasadışı icraatlara karşı açtığımız tüm davaları kazanıp hem yürütmeyi durdurma hemde yapılan yanlış işlemin iptali kararları almamıza rağmen Mahkeme Kararları dönemin Başkanı Ateş Erzen ve FETÖ iddiasıyla operasyon yiyen Turgay Akbal tarafından uygulanmamıştır.  60 yıllık yaşamımda hayatımın her safhasını birlikte yaşadığım Bakırköylü bu iftiralara itibar etmeyince Namusuma dil uzatıp birçok partili kadına ve STK Başkanına “Sakın o kadının derneğine de gitmeyin kendisiyle de görüşmeyin “ diyerek yasak koymuşlardır. İşin en garip yanı da bu kadar iftiradan sonra yeni gelen yönetimleri eliyle, bir sonraki belediye seçimlerinde bize gelip “Biz aslında sizi geri almak istiyoruz lütfen Meclise aday olun” demişlerdir. Bu iftiracı zihniyetin Yaptıkları icraatlar neticesinde ise Maalesef Bakırköy 12 Yeşil alanını, en kıymetli mallarını, depremde sığınılacak açık alanlarını ve huzurunu kaybetmiş, geldiğimiz noktada 550 milyon borç batağına batmıştır. Tüm bu icraatlar ve iktidarla birlikte yapılan RANT projeleriyle Bakırköy 69 katrilyon zarara uğramıştır. Bakırköy sosyal yaşamdaki zarafet ve ahengini kaybetmiş, ilçemizde mafyavari bir yaşam öne çıkmış, Birçok kadın STK başkan ve üyesi sosyal hayattan soğuyarak köşesine çekilmiştir. Yani hem partideki hemde sosyal hayattaki dürüst ve cesur insanlar saf dışı yapılınca rant hareketleri de oldukça kolaylaştırılmıştır. Son iki seçimde ise Tüm itirazlara rağmen belediyecilikle alakası olmayan mevcut Başkanın tekrar, tekrar aday yapılması konusunda ise Selvi Kılıçdaroğlu’nun adı çeşitli iddialara bulaşmıştır. Bu yönetimle başındaki zat, Fetöcü oldukları iddia edilen Ekmeledin ve Abdullah Gül’ü en yüksek makamlara aday gösterme pişkinliğini gösterirken partiye emek vermiş dürüst ve vatansever parti evlatlarıyla Muharrem İnce’yle partiye uzun yıllar emek veren birçok üyeyi yalan, maksatlı çeşitli iftiralarla itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Tıpkı Masonik çetelerin ve tıpkı Fetöcü terör örgütünün yöntemleri gibi gerektikçe herkese ve her alanda çeşitli iftira kumpasları uygulanmaktadır. Bu kültür maalesef bu yönetim tarafından partinin eğitimsiz ve şakşakçı yandaş kesimine iyice oturtulmuştur. Oysaki aslında sonradan gelip az bir emekle parti üst yönetimini işgal eden bu anlayışın yaptığı, Rant projelerine ruhsatların verilip geçit verilmesi, Yolsuzluklarla isimlerinin anılması, son günlerde, gizli gizli PKK, BDP işbirliğini, Fetö operasyonlarındaki ziyaretleri, Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan v.b isimlerin savunulması ve alkışlatılması bize göre itibarsızlıktır ve vatana ihanettir. Zaten Türk halkı da bunu gördüğü için bu anlayışı gerek üye olmayarak, gerekse parti içindeki namuslu, dürüst vatansever insanlar geri çekilerek bu beceriksiz ve iftiracı güruhu tek başına bırakmıştır. Ülker DURUKAN Çevre Dostları Derneği Başkanı. Bakırköy STK Platformu Onursal Başkanı.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Muharrem İnce üst üste açıklamalar yaparak özetle partisinin üst yönetiminden memnun olmadığını, kendisine yapılan haksızlıkları ve iftiraları kamuoyu önünde dile getirdi.

 

1995 yılından bu yana siyasetin dışında kalıp Sivil Toplum Kuruluşlarında çalışsam da 1974 Yılarında Bakırköy CHP nin İlk Gençlik kolları kadın yönetim Kurulu üyesi olarak yıllarca bu partiye emek vermiş, olayların yakın tanığı olan birisi olarak bu konudaki görüşlerimi ve yaşadıklarımı yazma ihtiyacı duydum.

Bizim dönemimizde Sayın Bülent Ecevit Genel Başkandı ve parti içi demokrasiye, gençlere ve kadınlara fevkalade önem verirdi. Gençlik Kolları o dönemlerde fevkalade aktifti ve Belediyelere aday önerip bölgelerde seçim yönetiyordu bir ilçe yetkilisiyle beraber. Ayrıca her seçim kazandıktan sonra şu talimatı verirdi “Kurumlarda çalışanlar eğer siyasete bulaşmamışsa ekmekleriyle oynamayın, onları kazanın, en iyi şekilde verim almaya çalışın derdi.

Sayın Ecevit sonraki iki dönemde parti içi demokrasi tamamen rafa kalktı. Adaylıkların tümünde Genel merkez ve Genel Başkan yaptırımıyla beraber, adayların çok para verenlerden ve belli mihrakların önerisiyle seçildiği iddialarıyla bilhassa Mehmet Sevigen, Şinasi Ökten, daha sonra da Erdoğan Toprak, Selvi Kılıçdaroğlu’nun isimleri aday atamalarında öne çıktı, Üstelik bu konuda bu isimler kulislerdeki yolsuzluk iddialarına bulaştı.

Sayın Baykal Milletvekili kadrosunda kendi tayfası olarak anılan bir gurubu yıllarca aday yaparak bir yandan arkadan gelen kadroların ve gençlik kollarının önünü keserken, diğer yandan da parti içinde ve genel siyasette kavga kültürünü getirerek sürekli partinin eğitimli, dürüst ve vatansever kadrolarıyla gençleri tek tek harcamıştır. (Yaşar Nuri Öztürk, Mehmet Bölük, Zülfü Livaneli, Altan Öymen, Mustafa Sarıgül v.b yüzlerce üyenin önü kesilmiş siyaset dışına itilmişlerdir.)

Bu dönem de işler daha da vahim hale gelmiş parti içinde Mezhepçilik, Bölgecilik ve ırkçılık iyice saflaşmış Sorozcu, Fetöcü, CIA Ajanı oldukları iddia edilen birçok partilinin tanımadığı tipler jet hızıyla adeta paraşüte bindirilerek üst düzey yönetimleri ve kilit noktaları ele geçirmişlerdir.

Bu duruma karşı çıkan gerçek partili Atatürkçü ve vatansever kadrolar asla aday yapılmamış, ancak Muharrem İnce gibi çok köklü ve kıdemli isimler mecburen aday yapılmakla birlikte samimi destek verilmemiş, türlü çeşit ayak oyunlarına ve iftiralara maruz kalmışlardır.

Bu yönetimler bileğini bükemedikleri Muharrem İnce ve yerel örnek olarak benim gibi çizgisi düz namuslu insanları itibarsızlaştırmak için akla gelebilecek yâda gelmeyecek her türlü iftira ve Karalamaya ve itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır. 2004 yılında Bakırköy’de seçimi alır almaz daha önce sivil kuruluşlara Belediyenin kiraladığı güzel yerleri mevcut derneklerin elinden almak için derneklere saldırmışlar BADER in Genel kuruluna kadar nüfuz ederek partilerine oy veren kadın dernek Başkanı’na yoğun iftiralar yaparak binayı ve yönetimi ele geçirmişlerdir.

Yine Bakırköy de Hayvan sever olarak faaliyet gösteren bir kadın STK Başkanına çok yoğun iftiralar edip, bir açılışta kendilerini Genel başkana şikayet etmek isteyen kadın STK başkanını korumalara dövdürerek kaburgalarını kırmışlardır.

Benim çok dürüst, açık, net ve herkesin gördüğü kadar sade bir yaşamla, ülkeye hizmet eden şahsıma bile önce gelip 2004 seçiminde Meclis Üyeliği adaylığı teklif etmişler, daha sonra beklentileri yerine gelmeyince en alt sıralara kaydırmışlar, benim tabanım ve STK lar bu durumu eleştirince de akla hayale gelmeyecek iftira ve karalama kampanyası yürütmüşlerdir.

Kamuoyu bu iftiralara itibar etmeyince de Ataköy deki dernek binamızı basarak yasadışı bir şekilde eşyalarımıza el koymuşlar ve türlü çeşit iftira kampanyası yürütmüşlerdir.

 Dönemin Belediye Başkanının baskısıyla “Huzursuzluk çıkarma” gerekçesiyle partiden ihraç etmişlerdir.

Yapılan bu yasadışı icraatlara karşı açtığımız tüm davaları kazanıp hem yürütmeyi durdurma hemde yapılan yanlış işlemin iptali kararları almamıza rağmen Mahkeme Kararları dönemin Başkanı Ateş Erzen ve FETÖ iddiasıyla operasyon yiyen Turgay Akbal tarafından uygulanmamıştır.

 60 yıllık yaşamımda hayatımın her safhasını birlikte yaşadığım Bakırköylü bu iftiralara itibar etmeyince Namusuma dil uzatıp birçok partili kadına ve STK Başkanına “Sakın o kadının derneğine de gitmeyin kendisiyle de görüşmeyin “ diyerek yasak koymuşlardır.

İşin en garip yanı da bu kadar iftiradan sonra yeni gelen yönetimleri eliyle, bir sonraki belediye seçimlerinde bize gelip “Biz aslında sizi geri almak istiyoruz lütfen Meclise aday olun” demişlerdir. Bu iftiracı zihniyetin Yaptıkları icraatlar neticesinde ise Maalesef Bakırköy 12 Yeşil alanını, en kıymetli mallarını, depremde sığınılacak açık alanlarını ve huzurunu kaybetmiş, geldiğimiz noktada 550 milyon borç batağına batmıştır. Tüm bu icraatlar ve iktidarla birlikte yapılan RANT projeleriyle Bakırköy 69 katrilyon zarara uğramıştır.

Bakırköy sosyal yaşamdaki zarafet ve ahengini kaybetmiş, ilçemizde mafyavari bir yaşam öne çıkmış, Birçok kadın STK başkan ve üyesi sosyal hayattan soğuyarak köşesine çekilmiştir. Yani hem partideki hemde sosyal hayattaki dürüst ve cesur insanlar saf dışı yapılınca rant hareketleri de oldukça kolaylaştırılmıştır.

Son iki seçimde ise Tüm itirazlara rağmen belediyecilikle alakası olmayan mevcut Başkanın tekrar, tekrar aday yapılması konusunda ise Selvi Kılıçdaroğlu’nun adı çeşitli iddialara bulaşmıştır. Bu yönetimle başındaki zat, Fetöcü oldukları iddia edilen Ekmeledin ve Abdullah Gül’ü en yüksek makamlara aday gösterme pişkinliğini gösterirken partiye emek vermiş dürüst ve vatansever parti evlatlarıyla Muharrem İnce’yle partiye uzun yıllar emek veren birçok üyeyi yalan, maksatlı çeşitli iftiralarla itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Tıpkı Masonik çetelerin ve tıpkı Fetöcü terör örgütünün yöntemleri gibi gerektikçe herkese ve her alanda çeşitli iftira kumpasları uygulanmaktadır.

Bu kültür maalesef bu yönetim tarafından partinin eğitimsiz ve şakşakçı yandaş kesimine iyice oturtulmuştur. Oysaki aslında sonradan gelip az bir emekle parti üst yönetimini işgal eden bu anlayışın yaptığı, Rant projelerine ruhsatların verilip geçit verilmesi, Yolsuzluklarla isimlerinin anılması, son günlerde, gizli gizli PKK, BDP işbirliğini, Fetö operasyonlarındaki ziyaretleri, Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan v.b isimlerin savunulması ve alkışlatılması bize göre itibarsızlıktır ve vatana ihanettir. Zaten Türk halkı da bunu gördüğü için bu anlayışı gerek üye olmayarak, gerekse parti içindeki namuslu, dürüst vatansever insanlar geri çekilerek bu beceriksiz ve iftiracı güruhu tek başına bırakmıştır.

Ülker DURUKAN

Çevre Dostları Derneği Başkanı.

Bakırköy STK Platformu Onursal Başkanı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.