Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

İSTANBUL DEPREMİ ADIM ADIM YAKLAŞIRKEN...

GÜNDEM 18.07.2020 - 19:09, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

İSTANBUL DEPREMİ ADIM ADIM YAKLAŞIRKEN...

Geçmişteki depremlere bakmadan gelecekteki depremleri yorumlamamız bilime ihanettir. Marmara'da 7,4'e kadar bir deprem bekleniyor, bunun üzerinde bir deprem öngörülmüyor. İstanbul ve çevresi için 7,4 şiddetinde bir deprem hem insan yaşamı, hemde sosyoekonomik açıdan çok ciddi bir tehlikedir. Bu riskin bir an önce yönetilmesi gerekiyor.
İstanbul içinde çok küçük de olsa aktif fay hattı vardır. Örneğin Avcılar, Silivri ve Esenyurt’u sayabiliriz. Şehrin zayıf zeminleri; Avrupa yakasında Marmara-Karadeniz kıyıları, Asya yakasında ise sahil kesimi ile alüvyon dolgulu vadilerde yer alıyor. Silivri-Yeşilköy arasındaki Orta Marmara segmenti ve Adalar segmenti tehlikenin en yüksek olduğu noktalardır.  Adım adım yaklaşmakta olan İstanbul depreminde, Marmara Denizi’ne doğrudan kıyısı olan Adalar, Avcılar, Bakırköy, Beşiktaş, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Fatih, Kadıköy, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Silivri, Tuzla, Üsküdar ve Zeytinburnu’nun önemli boyutlarda tsunami etkisine maruz kalacağı yüksek olasılıklıdır. 1509 yılında ki depremde 5 metrelik surları aşan dev dalgaları hatırlatmak gerekir. Marmara Depremi sonrasında yaşanabilecek tsunami için, kurulacak erken ikaz sistemleriyle tsunami riskini önceden tahmin edebilmek mümkün. Daha da önemlisi, olası bir İstanbul depreminde Bakırköy’den Kabataş’a kadar olan bölge ve Tuzla, Pendik’de denize doğru toprak kayması söz konusudur. Peki, yaşadığımız bunca acı tecrübelere karşın hangi tedbirleri aldık? Gerçekler içimizi acıtsa da, geçmiş depremlere bakarak İstanbul’u yaşanacak olan depreme hazırlamakta geç kaldık. Yaşanan onca depremden hiçbir ders çıkarmadığımız yetmezmiş gibi, heyelan bölgeleri-dolgu alanları başta olmak üzere, her yere fütursuzca dev binalar diktik. Depreme dinen baktığımızda ise; maalesef toplumumuzda bir tevekkül anlayışı görürüz. Yani Allah a güvenmek. Oysa Peygamber Efendimiz, ‘’Önce tedbirini al, sonra Allah a tevekkül et diye buyurmuştur" Öyleyse, tedbir almadan yaşanabilecek felaketi Allah’tan diye geçiştirmek yapılabilecek en büyük yanlıştır.   GELECEKTE YAŞANACAKLARI TAHMİN ETMEK AÇISINDAN, İSTANBUL’DA GEÇMİŞTE HANGİ DEPREMLER YAŞANDI?   İstanbul, tarih boyunca şiddetli birçok deprem yaşamış, ağır zaiyatlar vermiştir. Özellikle 1489, 1509, 1690, 1894 yıllarında meydana gelen depremler en şiddetli olanlarıdır. Yaşanan bu depremlerde İstanbul'da birçok yapı yıkılmış, on binlerce insan hayatını kaybetmiştir. İkinci derece deprem bölgesinde yer alan İstanbul, İzmit Körfezi'nden Marmara Denizi'ne bağlanan Kuzey Anadolu fay hattının çok yakınındadır ve bu yüzden meydana gelen depremlerden etkilenmiştir. Bizans Dönemi'nde İstanbul'da yaşanan depremlerin büyük bir kısmı kayıtlara geçmiştir. Bunlardan bazıları uzun süreli ve şiddetli olmuştur. Örneğin, 554, 869 yıllarında olan depremler 40 gün sürmüştür. 1346 yılındaki deprem ise aralıklarla bir yıl devam etmiştir. Osmanlı döneminde, büyük yıkımlara sebep olan ilk deprem 16 Ocak 1489 tarihinde gerçekleşmiştir. İkinci büyük deprem ise 22 Ağustos 1509'da olmuş ve sarsıntılar 45 gün sürmüştür. Bu deprem, birçok insanın hayatını yitirmesine ve İstanbul'da büyük yıkıma sebebiyet verdi. 1000'in üzerinde ev yıkılmış, 4-5 bin arasında insan hayatını kaybetmiştir. Yaralananların tahmini sayısı ise 10.000 dir. Hasar gören yapılar arasında Fatih-Beyazıt camileri, Topkapı Sarayı, Ayasofya'yı sayabiliriz. Topkapı Sarayı'nda önemli derecede yıkılma olmuş, Ayasofya'nın sıvaları dökülmüş, su bentleri yıkılmıştır. Kaynaklardan öğrendiğimize göre, denizde büyük dalgalar ortaya çıkmış, bu dalgalar Galata ve İstanbul surlarını aşmıştır. ILBayezid, İstanbul'un uğradığı bu felaketten sonra çok geniş bir imar faaliyetine girişti. Bu deprem tarihe "Küçük Kıyamet" olarak geçti. İstanbul'un yaşadığı önemli depremler arasında 1557 Nisan'ı, 1690 Temmuz'u 1766 Mayıs'ındakileri saymak da mümkündür. 1690'daki yaşanan depremin sonucunda, Fatih Camiinin minaresinin yıkılmasına, kubbesinin çatlamasına, Topkapı çevresindeki surların bir bölümünün yıkılmasına neden oldu. İstanbul, 24 Mayıs 1719'da da yine büyük bir deprem geçirdi. Pek çok binanın bacaları, Topkapı Sarayı'nda Yalıköşkü civarında kayıkhanelerin bazıları yıkıldı. Surların bir kısmı tahrip oldu. İlk günkü sarsıntıdan sonra iki üç gün sarsıntılar hafif şekilde devam etmiştir. Bu deprem İzmit Körfezi civarında da etkili olmuştur. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre; İstanbul, 22 Mayıs 1766'da 1509'dan sonraki en şiddetli depremi yaşamıştır. Deprem esnasında korkunç gürültüler duyulmuş, sarsıntılar kısa aralıklarla 8 ay veya 1 yıl kadar hissedilmiştir. 25 Temmuz'da meydana gelen sarsıntı ise birincisi kadar şiddetli ve yıkıcı olmuştur. Halk uzun süre çadırlarda barınmak zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Padişah'ın sarayı da hasar gördüğünden IIL Mustafa şehri terketmeye mecbur olmuştur. Birçok cami, han, saray yıkılmış veya hasar görmüştür. Bunlardan Fatih Camii, Çemberlitaş'taki Atik Ali Paşa Camii, Kariye Camii, Eyüp Sultan Camisini hasar gören, yıkılan camiler arasında sayabiliriz. Ayrıca, Şehrin su şebekesi zarara uğramıştır. Fatih Cami bu olayda tamamen zarar gördüğünden depremden sonra adeta yeni bir cami yapılmıştır. Yine Fatih Camii gibi depremde hasar gören diğer binalar, Baruthane, Topkapı Sarayı. Yeniçeri odaları gibi yerler için tamirat işlemleri başlatılmıştır. 8 Temmuz 1790'daki depreme gelince; o gün gece sabaha kadar yirmişer, otuzar dakika ara ile 5 defa hafifçe ertesi gün sabahtan akşama kadar 4 defa aralıklarla sarsıntılar şeklinde olmuştur. 28 Ekim 1802'de ortaya çıkan depremde ise bazı kemerler ve evler yıkılmıştır. Ahmet Cevdet, 1804 Aralığı'nda bir deprem olduğunu kaydetmekte, bu depremden bir gün öncesinde İstanbul 'un şiddetli bir fırtınaya' maruz kaldığını ifade etmektedir; Bunların dışında İstanbul, 1837, 1841 yıllarında da deprem geçirmiştir. İstanbul, son şiddetli depreme 10 Temmuz 1894 tarihinde sahne olmuştur. Deprem, güneyden kuzeye doğru üç şiddetli sarsıntı halinde hissedilmiştir. Depremin merkezinin Yeşilköy'den 8 kilometre uzaklıkta ve güneydoğu Marmara Denizi'nde olduğu tespit edilmiştir. Birçok sivil bina hasara uğramıştır. Bunlar arasında, Kapalıçarşı, Bitpazarı, Yağlıkçılar, Çadırcılar, Mercan Çarşı tarafları tamamen yıkılmıştır. Mercan sokağında kükürtlü su fışkırmış, Sirkeci'de istasyon zarar görmüştür. Fatih, Beşiktaş, Ortaköy, Sultan Ahmet, Aksaray, Edirnekapı, Topkapı, Balat, Bakırköy, Silivrikapı semtleri zarara uğrayan yerlerdir. Semih Tezcan, Yalçın Acar, Ahmet Civ tarafından hazırlanmış olan bir araştırmada, bu depremin şiddetini 9, enlemini 40,60 boylamını da 25,60 olarak belirtmektedir. 1894'deki bu deprem öğle saati 12.24'te meydana geldi. Sarsıntılar İstanbul dışında, Yanya, Bükreş, Girit, Yunanistan, Konya ve Anadolu'nun büyük bir kesiminde hissedilmiştir. İstanbul il sınırları içinde 474 kişinin ölümüne, 482 kişinin yaralanmasına, 387 dayanıklı yapı ve 1087 ev, 299 dükkanın büyük ölçüde hasar görmesine yol açmıştır. Yalnız bu rakamlar tespit edilebilenlerdir. Ölü ve yaralı sayısının daha fazla olması olasılığı vardır. Çünkü bazı yerlerde, örneğin Yalova'da ölü ve yaralı sayısı bilinmemektedir. Ölü sayısının yine de az olmasının en büyük nedenlerinden biri, o dönemki yapıların ahşap ve en fazla iki katlı olmasıdır. II.Abdülhamit, depremden sonra bir bilimsel araştırma yapılmasını istemiştir. Bunun üzerine, Atina Rasathanesi Müdürü Eserinisti (D.Eginitis) ile İstanbul Rasathanesi Müdürü Kumbari ve yardımcısı Emil Lakvan'nin incelemeleri sonucunda bu rapor hazırlanarak, 15 Ağustos 1894 tarihinde Padişah'a sunulmuştur. Raporda anlatılanlara göre deprem ve sonuçları şöyledir: Deprem, 10 Temmuz 1894 tarihinde öğleden sonra saat 12'yi 24 dakika geçe 3 kez şiddetli şekilde olmuştur. Bu sarsıntılar meydana gelen tahribatın tamamını oluşturmuştur. Birinci sarsıntıdan bir iki saniye önce arabalar geçiyormuş gibi yer altından şiddetli sesler duyulmuştur. Bu hareket diğerlerinden en hafifi olup eşyalar bile oynamamıştır. Hareket 4,5 saniye sürmüş şiddeti gittikçe artmıştır. Birinciden sonra gelen ikinci sarsıntı çok şiddetli olup uzun sürmüştür. Şiddeti giderek artarak 8,9 saniye devam etmiştir. Bu sarsıntının sonucu' büyük tahribat olmuştur. İkincisinden daha hafif olan üçüncü sarsıntı beş saniye sürmüştür. Raporu hazırlayan kişi zelzele sırasında yerin dalgalı bir deniz gibi olduğunu belirterek hareketin boyutunu göstermeye çalışmaktadır. Arka arkaya bu üç sarsıntı toplam 17-18 saniye sürmüştür. Üç hareketin merkezleri birkaç derece ile kuzey doğu ve güney batı yönünde oynamaktadır. İncelemeyi yapan Eserinisti ve diğerleri kendi yaptıkları araştırma, valilerden gelen telgraflar ve aldıkları diğer bilgileri dayanarak çeşitli yerlerde depremin şiddetine ve süresine ilişkin açık bir fikir edinerek aynı şiddette olan yerlerden geçen deprem kavislerini tespit edebilmişlerdir.   Nurdan Erdiş BAŞBAY - Jeomorfolog   Kaynakça: A.Ü. D.T.C.F. Tarih Bölümü, Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı, Araştırma Görevlisi Türkiye'nin deprem bölgeleri ve tektonik durumu için N. Öcal, Türkiye'nin Sismitesi ve Zelzele Coğrafyası, İstanbul 1968, N.Pınar-E,Lahn, Türkiye Deprem Bölgeleri İzahlı Kataloğu, 'Ankara,1952 Nevra Necipoğlu, "Depremler, Bizans Dönemi" Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c.3,s.33- 34. Mustafa Cezar, "Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii Afetler" Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri ! İstanbul, 1963,5.380 N.N.Ambraseys, C.F.Finkel, The Seismieity of Turkeyand Adjacent Areas A Histarical Review 1500- 1800. Istanbul, 1995,s.38. Mustafa Cezar, a.g.m.s. 382-383, Şehabettin Tekirdağ "İstanbul, Türk Devri 1453-1520" İslam Ansiklopedisi c.5-ıı,s. 1203 Kevork Pamukciyan, "Depremler, Osmanlı Dönemi" Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c.3, s.34-35, N.N.Ambraseys, C.F.Finkel, a.g.e, s.54,94,136 vd. N.N.Ambraseys,C.F.Finkel,a.g.e.,s.94. K Mustafa Cezar,a.g.m.s.388-389. Mustafa Cezar,a,g.m,s.389,390, Kevork Pamukçiyan,"Sarkis Sarraf-Hovannesyan'a Göre İstanbul'un 1766 Büyük Depremi", Tarih ve Toplum,c.8,sayl 47,s.270-271, Ahmet Cevdet, Tarih-i Cevdet,c,5,İstanbul 1303,s.22. Ahmet Cevdet, a.g.e,c.7,s.144, Ahmet Cevdet, a.g.e.c.8,s.27. Semih Tezcan, Yalçın Acar, Ahmet Civ, İstanbul için Deprem Riski Analizi, İstanbul, 1979,s.5. Feriha Öztin, 1O Temmuz 1894 İstanbul Depremi Raporu, Ankara,1994,s.9. Erdem Yücel, Tarih Boyunca İstanbul Depremleri", Hayat Tarih Mecmuası, sayı 6(Temmuz 1971),s.63. Dr. Hamiyet Sezer, 1894 ‘İstanbul Depremi Hakkında Bir Rapor ve İnceleme’ Tarih Araştırmaları Dergisi S.18, C.29 Ankara 1997 s.169-198
Geçmişteki depremlere bakmadan gelecekteki depremleri yorumlamamız bilime ihanettir. Marmara'da 7,4'e kadar bir deprem bekleniyor, bunun üzerinde bir deprem öngörülmüyor. İstanbul ve çevresi için 7,4 şiddetinde bir deprem hem insan yaşamı, hemde sosyoekonomik açıdan çok ciddi bir tehlikedir. Bu riskin bir an önce yönetilmesi gerekiyor.

İstanbul içinde çok küçük de olsa aktif fay hattı vardır. Örneğin Avcılar, Silivri ve Esenyurt’u sayabiliriz. Şehrin zayıf zeminleri; Avrupa yakasında Marmara-Karadeniz kıyıları, Asya yakasında ise sahil kesimi ile alüvyon dolgulu vadilerde yer alıyor. Silivri-Yeşilköy arasındaki Orta Marmara segmenti ve Adalar segmenti tehlikenin en yüksek olduğu noktalardır.

 Adım adım yaklaşmakta olan İstanbul depreminde, Marmara Denizi’ne doğrudan kıyısı olan Adalar, Avcılar, Bakırköy, Beşiktaş, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Fatih, Kadıköy, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Silivri, Tuzla, Üsküdar ve Zeytinburnu’nun önemli boyutlarda tsunami etkisine maruz kalacağı yüksek olasılıklıdır. 1509 yılında ki depremde 5 metrelik surları aşan dev dalgaları hatırlatmak gerekir. Marmara Depremi sonrasında yaşanabilecek tsunami için, kurulacak erken ikaz sistemleriyle tsunami riskini önceden tahmin edebilmek mümkün.

Daha da önemlisi, olası bir İstanbul depreminde Bakırköy’den Kabataş’a kadar olan bölge ve Tuzla, Pendik’de denize doğru toprak kayması söz konusudur.

Peki, yaşadığımız bunca acı tecrübelere karşın hangi tedbirleri aldık?

Gerçekler içimizi acıtsa da, geçmiş depremlere bakarak İstanbul’u yaşanacak olan depreme hazırlamakta geç kaldık. Yaşanan onca depremden hiçbir ders çıkarmadığımız yetmezmiş gibi, heyelan bölgeleri-dolgu alanları başta olmak üzere, her yere fütursuzca dev binalar diktik.

Depreme dinen baktığımızda ise; maalesef toplumumuzda bir tevekkül anlayışı görürüz. Yani Allah a güvenmek. Oysa Peygamber Efendimiz, ‘’Önce tedbirini al, sonra Allah a tevekkül et diye buyurmuştur" Öyleyse, tedbir almadan yaşanabilecek felaketi Allah’tan diye geçiştirmek yapılabilecek en büyük yanlıştır.

 

GELECEKTE YAŞANACAKLARI TAHMİN ETMEK AÇISINDAN, İSTANBUL’DA GEÇMİŞTE HANGİ DEPREMLER YAŞANDI?

 

İstanbul, tarih boyunca şiddetli birçok deprem yaşamış, ağır zaiyatlar vermiştir. Özellikle 1489, 1509, 1690, 1894 yıllarında meydana gelen depremler en şiddetli olanlarıdır. Yaşanan bu depremlerde İstanbul'da birçok yapı yıkılmış, on binlerce insan hayatını kaybetmiştir.

İkinci derece deprem bölgesinde yer alan İstanbul, İzmit Körfezi'nden Marmara Denizi'ne bağlanan Kuzey Anadolu fay hattının çok yakınındadır ve bu yüzden meydana gelen depremlerden etkilenmiştir. Bizans Dönemi'nde İstanbul'da yaşanan depremlerin büyük bir kısmı kayıtlara geçmiştir. Bunlardan bazıları uzun süreli ve şiddetli olmuştur. Örneğin, 554, 869 yıllarında olan depremler 40 gün sürmüştür. 1346 yılındaki deprem ise aralıklarla bir yıl devam etmiştir. Osmanlı döneminde, büyük yıkımlara sebep olan ilk deprem 16 Ocak 1489 tarihinde gerçekleşmiştir. İkinci büyük deprem ise 22 Ağustos 1509'da olmuş ve sarsıntılar 45 gün sürmüştür. Bu deprem, birçok insanın hayatını yitirmesine ve İstanbul'da büyük yıkıma sebebiyet verdi. 1000'in üzerinde ev yıkılmış, 4-5 bin arasında insan hayatını kaybetmiştir. Yaralananların tahmini sayısı ise 10.000 dir. Hasar gören yapılar arasında Fatih-Beyazıt camileri, Topkapı Sarayı, Ayasofya'yı sayabiliriz. Topkapı Sarayı'nda önemli derecede yıkılma olmuş, Ayasofya'nın sıvaları dökülmüş, su bentleri yıkılmıştır. Kaynaklardan öğrendiğimize göre, denizde büyük dalgalar ortaya çıkmış, bu dalgalar Galata ve İstanbul surlarını aşmıştır. ILBayezid, İstanbul'un uğradığı bu felaketten sonra çok geniş bir imar faaliyetine girişti. Bu deprem tarihe "Küçük Kıyamet" olarak geçti. İstanbul'un yaşadığı önemli depremler arasında 1557 Nisan'ı, 1690 Temmuz'u 1766 Mayıs'ındakileri saymak da mümkündür. 1690'daki yaşanan depremin sonucunda, Fatih Camiinin minaresinin yıkılmasına, kubbesinin çatlamasına, Topkapı çevresindeki surların bir bölümünün yıkılmasına neden oldu. İstanbul, 24 Mayıs 1719'da da yine büyük bir deprem geçirdi. Pek çok binanın bacaları, Topkapı Sarayı'nda Yalıköşkü civarında kayıkhanelerin bazıları yıkıldı. Surların bir kısmı tahrip oldu. İlk günkü sarsıntıdan sonra iki üç gün sarsıntılar hafif şekilde devam etmiştir. Bu deprem İzmit Körfezi civarında da etkili olmuştur. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre; İstanbul, 22 Mayıs 1766'da 1509'dan sonraki en şiddetli depremi yaşamıştır. Deprem esnasında korkunç gürültüler duyulmuş, sarsıntılar kısa aralıklarla 8 ay veya 1 yıl kadar hissedilmiştir. 25 Temmuz'da meydana gelen sarsıntı ise birincisi kadar şiddetli ve yıkıcı olmuştur. Halk uzun süre çadırlarda barınmak zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Padişah'ın sarayı da hasar gördüğünden IIL Mustafa şehri terketmeye mecbur olmuştur. Birçok cami, han, saray yıkılmış veya hasar görmüştür. Bunlardan Fatih Camii, Çemberlitaş'taki Atik Ali Paşa Camii, Kariye Camii, Eyüp Sultan Camisini hasar gören, yıkılan camiler arasında sayabiliriz. Ayrıca, Şehrin su şebekesi zarara uğramıştır. Fatih Cami bu olayda tamamen zarar gördüğünden depremden sonra adeta yeni bir cami yapılmıştır. Yine Fatih Camii gibi depremde hasar gören diğer binalar, Baruthane, Topkapı Sarayı. Yeniçeri odaları gibi yerler için tamirat işlemleri başlatılmıştır. 8 Temmuz 1790'daki depreme gelince; o gün gece sabaha kadar yirmişer, otuzar dakika ara ile 5 defa hafifçe ertesi gün sabahtan akşama kadar 4 defa aralıklarla sarsıntılar şeklinde olmuştur. 28 Ekim 1802'de ortaya çıkan depremde ise bazı kemerler ve evler yıkılmıştır. Ahmet Cevdet, 1804 Aralığı'nda bir deprem olduğunu kaydetmekte, bu depremden bir gün öncesinde İstanbul 'un şiddetli bir fırtınaya' maruz kaldığını ifade etmektedir; Bunların dışında İstanbul, 1837, 1841 yıllarında da deprem geçirmiştir. İstanbul, son şiddetli depreme 10 Temmuz 1894 tarihinde sahne olmuştur. Deprem, güneyden kuzeye doğru üç şiddetli sarsıntı halinde hissedilmiştir. Depremin merkezinin Yeşilköy'den 8 kilometre uzaklıkta ve güneydoğu Marmara Denizi'nde olduğu tespit edilmiştir. Birçok sivil bina hasara uğramıştır. Bunlar arasında, Kapalıçarşı, Bitpazarı, Yağlıkçılar, Çadırcılar, Mercan Çarşı tarafları tamamen yıkılmıştır. Mercan sokağında kükürtlü su fışkırmış, Sirkeci'de istasyon zarar görmüştür. Fatih, Beşiktaş, Ortaköy, Sultan Ahmet, Aksaray, Edirnekapı, Topkapı, Balat, Bakırköy, Silivrikapı semtleri zarara uğrayan yerlerdir. Semih Tezcan, Yalçın Acar, Ahmet Civ tarafından hazırlanmış olan bir araştırmada, bu depremin şiddetini 9, enlemini 40,60 boylamını da 25,60 olarak belirtmektedir. 1894'deki bu deprem öğle saati 12.24'te meydana geldi. Sarsıntılar İstanbul dışında, Yanya, Bükreş, Girit, Yunanistan, Konya ve Anadolu'nun büyük bir kesiminde hissedilmiştir. İstanbul il sınırları içinde 474 kişinin ölümüne, 482 kişinin yaralanmasına, 387 dayanıklı yapı ve 1087 ev, 299 dükkanın büyük ölçüde hasar görmesine yol açmıştır. Yalnız bu rakamlar tespit edilebilenlerdir. Ölü ve yaralı sayısının daha fazla olması olasılığı vardır. Çünkü bazı yerlerde, örneğin Yalova'da ölü ve yaralı sayısı bilinmemektedir. Ölü sayısının yine de az olmasının en büyük nedenlerinden biri, o dönemki yapıların ahşap ve en fazla iki katlı olmasıdır.

II.Abdülhamit, depremden sonra bir bilimsel araştırma yapılmasını istemiştir. Bunun üzerine, Atina Rasathanesi Müdürü Eserinisti (D.Eginitis) ile İstanbul Rasathanesi Müdürü Kumbari ve yardımcısı Emil Lakvan'nin incelemeleri sonucunda bu rapor hazırlanarak, 15 Ağustos 1894 tarihinde Padişah'a sunulmuştur. Raporda anlatılanlara göre deprem ve sonuçları şöyledir: Deprem, 10 Temmuz 1894 tarihinde öğleden sonra saat 12'yi 24 dakika geçe 3 kez şiddetli şekilde olmuştur. Bu sarsıntılar meydana gelen tahribatın tamamını oluşturmuştur. Birinci sarsıntıdan bir iki saniye önce arabalar geçiyormuş gibi yer altından şiddetli sesler duyulmuştur. Bu hareket diğerlerinden en hafifi olup eşyalar bile oynamamıştır. Hareket 4,5 saniye sürmüş şiddeti gittikçe artmıştır. Birinciden sonra gelen ikinci sarsıntı çok şiddetli olup uzun sürmüştür. Şiddeti giderek artarak 8,9 saniye devam etmiştir. Bu sarsıntının sonucu' büyük tahribat olmuştur. İkincisinden daha hafif olan üçüncü sarsıntı beş saniye sürmüştür. Raporu hazırlayan kişi zelzele sırasında yerin dalgalı bir deniz gibi olduğunu belirterek hareketin boyutunu göstermeye çalışmaktadır. Arka arkaya bu üç sarsıntı toplam 17-18 saniye sürmüştür. Üç hareketin merkezleri birkaç derece ile kuzey doğu ve güney batı yönünde oynamaktadır. İncelemeyi yapan Eserinisti ve diğerleri kendi yaptıkları araştırma, valilerden gelen telgraflar ve aldıkları diğer bilgileri dayanarak çeşitli yerlerde depremin şiddetine ve süresine ilişkin açık bir fikir edinerek aynı şiddette olan yerlerden geçen deprem kavislerini tespit edebilmişlerdir.

 

Nurdan Erdiş BAŞBAY - Jeomorfolog

 

Kaynakça:

A.Ü. D.T.C.F. Tarih Bölümü, Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı, Araştırma Görevlisi

Türkiye'nin deprem bölgeleri ve tektonik durumu için N. Öcal, Türkiye'nin Sismitesi ve Zelzele Coğrafyası, İstanbul 1968, N.Pınar-E,Lahn, Türkiye Deprem Bölgeleri İzahlı Kataloğu, 'Ankara,1952

Nevra Necipoğlu, "Depremler, Bizans Dönemi" Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c.3,s.33- 34.

Mustafa Cezar, "Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii Afetler" Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri ! İstanbul, 1963,5.380

N.N.Ambraseys, C.F.Finkel, The Seismieity of Turkeyand Adjacent Areas A Histarical Review 1500- 1800. Istanbul, 1995,s.38.

Mustafa Cezar, a.g.m.s. 382-383, Şehabettin Tekirdağ "İstanbul, Türk Devri 1453-1520" İslam Ansiklopedisi c.5-ıı,s. 1203

Kevork Pamukciyan, "Depremler, Osmanlı Dönemi" Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c.3, s.34-35, N.N.Ambraseys, C.F.Finkel, a.g.e, s.54,94,136 vd.

N.N.Ambraseys,C.F.Finkel,a.g.e.,s.94.

K Mustafa Cezar,a.g.m.s.388-389.

Mustafa Cezar,a,g.m,s.389,390, Kevork Pamukçiyan,"Sarkis Sarraf-Hovannesyan'a Göre İstanbul'un 1766 Büyük Depremi", Tarih ve Toplum,c.8,sayl 47,s.270-271,

Ahmet Cevdet, Tarih-i Cevdet,c,5,İstanbul 1303,s.22.

Ahmet Cevdet, a.g.e,c.7,s.144,

Ahmet Cevdet, a.g.e.c.8,s.27.

Semih Tezcan, Yalçın Acar, Ahmet Civ, İstanbul için Deprem Riski Analizi, İstanbul, 1979,s.5.

Feriha Öztin, 1O Temmuz 1894 İstanbul Depremi Raporu, Ankara,1994,s.9.

Erdem Yücel, Tarih Boyunca İstanbul Depremleri", Hayat Tarih Mecmuası, sayı 6(Temmuz 1971),s.63.

Dr. Hamiyet Sezer, 1894 ‘İstanbul Depremi Hakkında Bir Rapor ve İnceleme’ Tarih Araştırmaları Dergisi S.18, C.29 Ankara 1997 s.169-198

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.