İSA MESİH'İN AYASOFYA İLE BİTMEYEN KAVGASI...
İSA MESİH'İN AYASOFYA İLE BİTMEYEN KAVGASI...
Gerçekten Ayasofya Cami mi, Katedral mi, Pagan Mabedi mi, Müze mi!? Neden Paşa Hazretleri müze olmasını uygun görmüş esasında! Kilise’nin, inananlara Tanrı’nın oğlu olarak takdim ettiği İsa Mesih gerçekte yaşadı mı? Aytunç Altındal’ın evine giren hırsızın amacı neydi? Aytunç hoca gerçekten eceliyle mi öldü?
Gerçekten Ayasofya Cami mi, Katedral mi, Pagan Mabedi mi, Müze mi!? Neden Paşa Hazretleri müze olmasını uygun görmüş esasında! Kilise’nin, inananlara Tanrı’nın oğlu olarak takdim ettiği İsa Mesih gerçekte yaşadı mı? Aytunç Altındal’ın evine giren hırsızın amacı neydi? Aytunç hoca gerçekten eceliyle mi öldü?
Havariyyun Kilisesi (Holy Apostles)
Orjinal adı ile ‘Church of the Holy Apostles’, Roma İmparatorluğu’nun Ayasofya‘dan sonraki en büyük
kilisesidir. Eski kayıtlarda ‘İmparatorluk Mezarlığı’ olarak geçen yapı, Yeni Roma’nın kurucusu I.
Constantine zamanında başlanmış ve oğlu II. Constantius zamanında bitirilmiştir. 1453 yılında
İstanbul’un fethi ile de üstüne Fatih Camii yapılmıştır.
M.S. 330 yılında I. Constantine tarafından Ayasofya ile aynı zamanda yapımına başlanan yapı, 337
yılında I. Constantine’in ölümü ile oğlu ve varisi II. Constantius tarafından tamamlanmış ve I.
Constantine buraya gömülmüştür! Kilise, Hz. İsa’nın 12 Havarisi’ne adanmıştır. Her ne kadar
imparatorluğun amacı, bütün havari reliklerini kiliseye taşımak olsa da sadece üç tane azize (Aziz
Andreas, Aziz Loukas ve Aziz Timotheos) ulaşılabilmiştir.
Kilisede, merkezi türbe planlı haç bazilikası özelliği kullanıldığı için, Hristiyan mimarisinde dönüşüm
olarak nitelendirilmektedir.
İmparator Justinyen zamanında kilisenin büyüklüğü yetersiz kaldı ve aynı yerde yeni bir kilise yapıldı.
Yeni kilisesin dizayn ve yapımı Trallesli (Güzelhisar) Anthemius ve Miletli Isidorus’a aittir. Kilisenin
açılış ayini 28 Temmuz 550 yılında yapılmış ve inşaat sırasında Akakios Kilisesi’ne taşınan üç aziz
relikleri yeni kiliseye geri alınmıştır. Ayrıca kilisenin kuzey kolu sonuna Justinyen ve ailesi için bir anıt
mezar yapılmıştır.
700 yıldan uzun bir süre Havariyyun, Ayasofya‘dan sonra en önemli kilise olma özelliğini korudu.
Ama Ayasofya başkentin eski bölgesinde yer alırken, Havariyyun, yeni yapılanmakta olan, birçok
asil ve konsül üyesinin yerleşmeye başladığı, imparatorluğun en önemli caddelerinden biri olacak
olan Mede Odos (Merkez Cadde) üzerinde yapıldı. Şehrin en kalabalık kilisesi olmasının yanında
birçok imparator, patrik ve piskopos buraya gömüldü. İmparator I. Basil döneminde, 874 yılında,
Hz. İsa’nın inananlarından ve ilk kilise kurucusu kabul edilen Aziz John Chrysostom ve diğer birçok
azizin mezarı getirildi. Akabinde kilise altın ve mücevherler ile dolmaya başladı.
IV.Haçlı Seferi (1204) sırasında istilaya uğrayan kilisede bulunan İmparator Justinyen ve Heraclius’un
mezarları açılıp yağmalandı. Venedik’e götürülen eserlerin neredeyse tümü, şu anda Roma’da
bulunan San Marco Katedrali’nde bulunmaktadır. Kurtarılan iki eser Aya İrini, aralarında I.
Constantine’e ait olduğu sanılan mezar da bulunan beş eser İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde yer
almaktadır. VII. Michael Palaeologus’un şehri geri almasıyla kiliseye ‘Melek Mikail’ heykeli ve 14.
yüzyıl başında II. Palaeologus tarafından kapsamlı bir bakım yapıldı. Bizans İmparatorluğu’nun maddi
sıkıntıya ve yıkılma sürecine girmesiyle kilise çürümeye bırakıldı. 1420 yılında Floransalı Cristoforo
Buondelmonti, kilisesin harabeye dönüştüğünü kaydetmiştir.
1453 yılında İstanbul’un fethiyle birlikte Ekümenik Patrikhanesi görevi gören Ayasofya‘nın camiye
çevrilmesiyle, Patrik Gennadius Scholarius Fatih Sultan Mehmed Han tarafından Havariyyun
Kilisesi’ne Ekümenik Patrik olarak atanmıştır! Akabinde Patrikhane Pammakaristos Kilisesi’ne (Fethiye
Camii), Havariyyun Kilisesi’nin kalıntıları da korunaklı bir bölgeye taşınarak (günümüzde İstanbul
Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir) Fatih Camii yapımına başlandı.
* Nicholas Mesarites ‘Description of the building of the Apostles’ adlı eserden faydalanılmıştır.
Şimdi Tyana’lı Apollonius’a, İmparator 1. Konstantin’e (Gaius Flavius Valerius Aurelius Constantinus),
Simon Magus’a, Tarsus’lu Saul’a, ‘Kilise Yalancısı’ Eusebius’a, Arius’a, Joseph Arimetea’ya, Aziz
Augustinus’a, Thomas Aquinas’a hiç girmeden belirtmek gerekirse, Hristiyanlığın amentüsünün
oluşturulduğu ve İsa Mesih adlı kişinin Teslis’te ikinci kişi, doğrudan ‘Baba’dan gelen, Baba’yla bir
olan, aynı özden’ yani Tanrı’nın Biricik oğlu ve dolayısıyla Tanrı yapıldığı organizasyon İznik şehrinde
toplanan 1. Ekümenik Konsil’dir.
Anılan Konsil’e İmparator Konstantin başkanlık etmişse de kendisi hiçbir zaman Hristiyanlığa
inanmamış, Sol İnvictus inancı üzerine yaşamış ve ölmüştür. Daha sonra Hristiyanlar tarafından aziz
ilan edilmiş olması bu sonucu değiştirmeye yetecek ne bir ayrıntı ve de ne mana ifade eder bir vaziyet
değildir. Kaldı ki zaten Paul tarafından, Konsil’den önce evvela Gentile’ye sunumu yapılan bu karma
sosyal mühendislik harikası modelden, ne İsa Mesih’in ve ne de 12 Havarinin haberleri yoktu.
İşte muhtemelen tüm zamanların gelmiş geçmiş en etkileyici, en çok kazandıran, en iyi organize
olmuş, en baştan çıkarıcı, en çok kana bulanmış, en dogmatik, en büyük yalanına karşı yaklaşık 1680
yıl sonra biri gerçek anlamda bir hamle yapmak istemişti;
Eski bir rahip olan LUİGİ CASCİOLİ adlı bu İtalyan 2006 Yılında ‘İsa’nın gerçekte hiç yaşamadığını ve
Katolik Kilisesi’nin hiç var olmamış bir kişiyi yaşamış gibi göstererek ‘inananları’ aldattığını ve böylece
de Kilise vergisi alarak istismar ettiğini öne sürüp dava açtı. Cascioli’nin dava ettiği kişi bölgesel
kilisenin yöneticisi Don Enrico Righi’ydi. Yapılan duruşma neticesinde Yerel Mahkeme dosyanın
AİHM’e gönderilmesine karar verdi ve dosya AİHM’e ulaştı. AİHM N.14910/06 Esas numarası ile
dosyayı incelemeye değer buldu.
Bu dönemde Cascioli merhum Aytunç Altındal ile temas kurarak kendisinden davasını ispat
konusunda yardım talebinde bulundu. Talebi kabul gören Cascioli’ye Aytunç Altındal tarafından
elindeki bilgi ve belgeler iletildi lakin belgelerin süresinde Mahkemeye sunulmamış olması sebebi,
iddiası ile dosya düştü. Gel gör ki Cascioli yılmadı yeniden dava açmaya karar vermişti ki 15 Mart 2010
yılında öldü! Kimliği belirsiz kişiler! tarafından evine girilerek, çok kıymetli el yazması eserlerine zarar
verilen Aytunç Altındal’da 18 Kasım 2013 Tarihi’nde vefat etti.
Böylelikle tüm zamanların en büyük kurgusu hakkında tam da Kilise’nin istediği gibi hiçbir karar
verilememiş oldu, tıpkı 33 gün papalık yapan Papa I. İoannes Paulus’un Papalıkla ve Kilise ile ilgili
dünyevi şeyler! açıklamaktan bahsettikten sonra aniden ölüp, apar topar defnedilmesi gibi…
Bir de yeri gelmiş yahut gelmemiş olsun Ayasofya’nın üst galerisinde 4. Haçlı Seferini yönetmiş,
İstanbul’da bir Katolik Devleti kurmuş ve tüm İstanbul’u o dönem yağmalayıp, şehrin namusuna ve
gururuna musallat olmuş olan Venedik Doçesi Enrico Dandolo’nun mezarı bulunmakta, kıymet arz
eder mi bilinmez ama en azından edilecek ibadetin duruluğu açısından, varlığının bilinmesinde fayda
var gibi..
Av. Bülent AYBİRDİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.