Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

HERKES İSTEDİĞİNİ ALIYOR İKİ MAŞA KULLANILDIĞIYLA KALIYOR

GÜNDEM 27.10.2020 - 23:41, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

HERKES İSTEDİĞİNİ ALIYOR İKİ MAŞA KULLANILDIĞIYLA KALIYOR

HERKES İSTEDİĞİNİ ALIYOR İKİ MAŞA KULLANILDIĞIYLA KALIYOR               Kanuni Sultan Süleyman döneminden sonra bu coğrafya bir türlü huzuru bulamadı. O dönemde hanedanın yaptığı tek bir hata Cihan İmparatorluğu Osmanlı’nın yavaş yavaş sonunu getirmişti. Öncesine baktığımızda, atalarımızın Selçuklu İmparatorluğu zamanında da bu coğrafyada benzer sorunları yaşadığını görüyoruz. Aslında bu coğrafyada sorunlar ve huzursuzluk hiçbir zaman bitmedi. Sümerlere kadar geri gittiğinizde gördüğümüz tek bir ortak sorun var; o da bu toprakların çocukları hep birbirlerine düşerek kendi sonlarını getirmiştir. Bu toprakların çocuklarını birbirlerine düşürenler ise hep dışarından müdahale edenler olmuştur.               Biz hem şanslı hem de inançlı bir milletiz. İşte bu sebeple hala bu coğrafya Türk yurdudur. Şanslıydık çünkü bizim Atatürk’ümüz vardı, devletsiz kalmadık çünkü inancımız tamdı. Ancak tarihte yaşanan tüm sıkıntılar halen yaşanmaya devam ediyor. Zaman değişse de bazı devletlerin zihniyetleri değişmiyor.  Örneğin Ermenistan’ı ele alalım; Ermenistan halkının neredeyse tamamına yakını Türklerden nefret ediyorlar, ekonomileri oldukça kötü ve halkın çoğunluğu fakir, ekonomik zorluklar sebebiyle nüfusunun çoğu başka ülkelerde çalışmak ve yaşamak zorunda kalmış durumda, nüfus çok az ve hızla yaşlanıyor, ne siyasi ne askeri ne de ekonomik yaptırım güçleri yok… Ermenistan hakkında daha birçok eksiklik sayabiliriz. İşte bu sebepler nedeniyle Ermenistan Rusya, Fransa ve Amerika gibi ülkelerin maşası konumunda. Bu maşalık durumu o kadar abartıldı ki artık küresel güçler Ermenistan üzerinden birbirlerine istihbarat oyunlarıyla meydan okur hale geldiler.               Dikkat ettiyseniz Ermenistan ve Azerbaycan arasında sık sık insani ateşkes ilan ediliyor ama bu ateşkesler Ermenistan ordusu tarafından anında deliniyor. Aslında bunu yapan Ermenistan değil. Azerbaycan ve Ermenistan, Rusya öncülüğünde ateşkes kararı aldıklarında CIA devreye girerek bir Ermeni Askerine ateşkesi ihlal ettiriyor ve işte Rusya’nın öncülük ettiği ateşkes ancak bu kadar başarılı olur diyor. Peşinden ABD öncülüğünde bir ateşkes ilan ediliyor ve bu defada KGB devreye girerek yine başka bir Ermeni Askerine ateşkes ihlali yaptırıyor ve burası benim bölgem ve bölgemde sana yer yok diye cevap veriyor. Arada olan ise Paşinyan denilen akıl fukarası yüzünden Ermeni halkına oluyor.                Evet Ermenistan Ermenileri bizden nefret ediyorlar ama bu sadece onların yıllarca bu yönde telkin edilmeleri, okullarda bu şekilde eğitim almaları ve siyasi sebeplerle oluşmuş bir nefret. Gerçeğe bakıldığında Ermenistan’ın iddialarının hiçbir somut gerçekliğe ve ispata dayanmadığını görüyoruz. Bunu kendileri de çok iyi bildikleri için uluslararası tarihi ve bilimsel bir araştırma grubunun kurulmasına karşı çıkıyorlar. Halbuki Ermenistan’ın tüm çıkarları için olabilecek en önemli müttefik Türkiye’dir.               Burada bir başka örneğe atlayalım ve Yunanistan’ı ele alalım. Yunanistan’da tıpkı Ermenistan gibi bize ölümüne düşman bir komşumuz. Tıpkı Ermenistan gibi onlarda Türklerden nefret ediyorlar, ekonomileri oldukça kötü ve halkın çoğunluğu fakir, nüfusları çok az ve hızla yaşlanıyor, ne siyasi ne askeri ne de ekonomik yaptırım güçleri yok, tek sığındıkları ise AB üyeliği ama AB’de Yunanistan’ı sadece sözle destekliyor ve Türkiye’ye karşı icraata geçemiyor. Şu an Akdeniz’de yaşananlara baktığımızda yine aynı küresel güçlerin sahada olduklarını görüyoruz. Sahada olmasına sahadalar ama sonuca gidemiyorlar çünkü karşılarında duran Türkiye gerek kendi haklarını gerekse Kıbrıs Türklerinin haklarını yedirmemekte oldukça kararlı. Bu kararlılığı kırmaya çalışan Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi, Akdeniz’deki tüm kaynakları yabancı güçlere peşkeş çekerek yeter ki Türkiye bu kaynaklardan faydalanmasın diye çabalıyorlar. Ancak bunu yaparken de kendi halklarının geleceklerini resmen bedelsiz olarak satıyorlar. Kendilerince yarattıkları milliyetçilik akımlarıyla kendi kaynaklarını başka ülkelere yok pahasına nasıl peşkeş çektiklerinin üzerini kapatmaya çalışıyorlar ve bunu başarıyorlar da.               Yunanistan’ın istekleri yerine gelse Akdeniz’den çıkacak kaynaklardan ne kadar yararlanabilecek? Rezervleri ABD, Fransa, İsrail, İngiltere gibi ülkeler çıkartacaklar, tesisleri onlar kuracaklar, çıkan rezervi onlar işleyecekler ve onlar nakledecekler… Peki Yunanistan? Onların önüne ise kemik atar gibi ufak bir sus payı atılacak hepsi bu.               Türkiye, Libya ile deniz yetki alanlarını belirleyerek ve bu Münhasır Ekonomik Bölge antlaşmasını BM’ye onaylatarak Akdeniz’deki bütün oyunları bozdu ve yeniden oyun kurucu durumuna yükseldi. Daha düne kadar Hergün ve her platformda Türkiye’ye saldıran Sisi yönetimindeki Mısır bile son bir aydır Türkiye aleyhine haber yapılmasını yasaklamış durumda. Neden mi? Bugüne kadar kendi halkını Türkiye’ye karşı dolduran Sisi yönetimi Araplardan aldıkları yardımlarla bir yere varamayacaklarını anlamakla kalmadı ve kendi halkının da desteğini yitirmeye başladı. Mısır’da artık her hafta bir gösteri yapılıyor ve halk sokaklarda Sisi yönetimine karşı gösteriler yaparak tepkisini ortaya koyuyor. Bunu gören Sisi yönetimi ise çareyi Türkiye ile ilişkileri düzelterek Akdeniz’de yeniden söz sahibi olmak ve payına düşeni alabilmek istiyor.                Şimdi durumu bir arada değerlendirdiğimizde ortaya şu tablo çıkıyor. Ermenistan Türkiye ile ittifak kursa sınır kapıları açılacak, ipek yoluna dahil olacak, ticaret hacmi inanılmaz derecede artacak, ekonomisi düzelecek, sanayisi düzelecek, teknolojik gelişmeleri hızlanacak ve artık kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke olma yoluna girecek. Aynı zamanda Azerbaycan ile de arası düzelecek olan Ermenistan Türkiye ve Azerbaycan arasında yeni bir ulaşım köprüsü görevi görerek ekonomisine adeta can katacak. Yunanistan ise şımarıklığından ve mantıksızlıklarından kurtulup Türkiye ile ittifak kursa Akdeniz’deki rezervin en büyük iki pay sahibinden biri olacak ve kimseye muhtaç kalmadan ekonomik anlamda tam bir sıçrama gerçekleştirecek. Sürekli AB’den destek dilenen bir ülke olmak yerine artık söz sahibi olan bir üye konumuna yükselecek. Yabancı mültecilere ve dış tehditlere karşı en büyük sınırı olan komşusu Türkiye tarafını ise garanti altına almış olacak. Bu iş birliği ile kısa süre içerisinde Kıbrıs meselesi de çözüme kavuşacaktır. Türk – Yunan iş birliği ile Ege tam bir donanma üssü haline gelecek ve NATO bu iki ülkenin taleplerini asla geri çeviremeyecektir. AB, sınırlarını tam anlamıyla koruyabilmek için bu bölgede Türk – Yunan iş birliğine karşı her tavizi verecek duruma gelecektir.               İşte bu ittifaklar gerçekleşmesin diye bugün ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan sahada her oyunu oynuyorlar. Maalesef Ermenistan ve Yunanistan gibi aciz ülkeleri ise bu güçlere sadece maşalık yaptıklarını henüz göremiyorlar. Ama hiç şüpheniz olmasın; Mısır’ın yakında Türkiye ile masaya oturmasıyla başlayacak olan süreçte önce İsrail ve ardından Yunanistan kapımızı çalacaktır. Ermenistan’da ise Paşinyan koltuğundan olacak ve yeni hükümet ilk iş olarak Türkiye ile diyaloğa başlayacaktır. Dr. Serkan GÜNGÖR

HERKES İSTEDİĞİNİ ALIYOR İKİ MAŞA KULLANILDIĞIYLA KALIYOR

 

            Kanuni Sultan Süleyman döneminden sonra bu coğrafya bir türlü huzuru bulamadı. O dönemde hanedanın yaptığı tek bir hata Cihan İmparatorluğu Osmanlı’nın yavaş yavaş sonunu getirmişti. Öncesine baktığımızda, atalarımızın Selçuklu İmparatorluğu zamanında da bu coğrafyada benzer sorunları yaşadığını görüyoruz. Aslında bu coğrafyada sorunlar ve huzursuzluk hiçbir zaman bitmedi. Sümerlere kadar geri gittiğinizde gördüğümüz tek bir ortak sorun var; o da bu toprakların çocukları hep birbirlerine düşerek kendi sonlarını getirmiştir. Bu toprakların çocuklarını birbirlerine düşürenler ise hep dışarından müdahale edenler olmuştur.

 

            Biz hem şanslı hem de inançlı bir milletiz. İşte bu sebeple hala bu coğrafya Türk yurdudur. Şanslıydık çünkü bizim Atatürk’ümüz vardı, devletsiz kalmadık çünkü inancımız tamdı. Ancak tarihte yaşanan tüm sıkıntılar halen yaşanmaya devam ediyor. Zaman değişse de bazı devletlerin zihniyetleri değişmiyor.  Örneğin Ermenistan’ı ele alalım; Ermenistan halkının neredeyse tamamına yakını Türklerden nefret ediyorlar, ekonomileri oldukça kötü ve halkın çoğunluğu fakir, ekonomik zorluklar sebebiyle nüfusunun çoğu başka ülkelerde çalışmak ve yaşamak zorunda kalmış durumda, nüfus çok az ve hızla yaşlanıyor, ne siyasi ne askeri ne de ekonomik yaptırım güçleri yok… Ermenistan hakkında daha birçok eksiklik sayabiliriz. İşte bu sebepler nedeniyle Ermenistan Rusya, Fransa ve Amerika gibi ülkelerin maşası konumunda. Bu maşalık durumu o kadar abartıldı ki artık küresel güçler Ermenistan üzerinden birbirlerine istihbarat oyunlarıyla meydan okur hale geldiler.

 

            Dikkat ettiyseniz Ermenistan ve Azerbaycan arasında sık sık insani ateşkes ilan ediliyor ama bu ateşkesler Ermenistan ordusu tarafından anında deliniyor. Aslında bunu yapan Ermenistan değil. Azerbaycan ve Ermenistan, Rusya öncülüğünde ateşkes kararı aldıklarında CIA devreye girerek bir Ermeni Askerine ateşkesi ihlal ettiriyor ve işte Rusya’nın öncülük ettiği ateşkes ancak bu kadar başarılı olur diyor. Peşinden ABD öncülüğünde bir ateşkes ilan ediliyor ve bu defada KGB devreye girerek yine başka bir Ermeni Askerine ateşkes ihlali yaptırıyor ve burası benim bölgem ve bölgemde sana yer yok diye cevap veriyor. Arada olan ise Paşinyan denilen akıl fukarası yüzünden Ermeni halkına oluyor. 

 

            Evet Ermenistan Ermenileri bizden nefret ediyorlar ama bu sadece onların yıllarca bu yönde telkin edilmeleri, okullarda bu şekilde eğitim almaları ve siyasi sebeplerle oluşmuş bir nefret. Gerçeğe bakıldığında Ermenistan’ın iddialarının hiçbir somut gerçekliğe ve ispata dayanmadığını görüyoruz. Bunu kendileri de çok iyi bildikleri için uluslararası tarihi ve bilimsel bir araştırma grubunun kurulmasına karşı çıkıyorlar. Halbuki Ermenistan’ın tüm çıkarları için olabilecek en önemli müttefik Türkiye’dir.

 

            Burada bir başka örneğe atlayalım ve Yunanistan’ı ele alalım. Yunanistan’da tıpkı Ermenistan gibi bize ölümüne düşman bir komşumuz. Tıpkı Ermenistan gibi onlarda Türklerden nefret ediyorlar, ekonomileri oldukça kötü ve halkın çoğunluğu fakir, nüfusları çok az ve hızla yaşlanıyor, ne siyasi ne askeri ne de ekonomik yaptırım güçleri yok, tek sığındıkları ise AB üyeliği ama AB’de Yunanistan’ı sadece sözle destekliyor ve Türkiye’ye karşı icraata geçemiyor. Şu an Akdeniz’de yaşananlara baktığımızda yine aynı küresel güçlerin sahada olduklarını görüyoruz. Sahada olmasına sahadalar ama sonuca gidemiyorlar çünkü karşılarında duran Türkiye gerek kendi haklarını gerekse Kıbrıs Türklerinin haklarını yedirmemekte oldukça kararlı. Bu kararlılığı kırmaya çalışan Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi, Akdeniz’deki tüm kaynakları yabancı güçlere peşkeş çekerek yeter ki Türkiye bu kaynaklardan faydalanmasın diye çabalıyorlar. Ancak bunu yaparken de kendi halklarının geleceklerini resmen bedelsiz olarak satıyorlar. Kendilerince yarattıkları milliyetçilik akımlarıyla kendi kaynaklarını başka ülkelere yok pahasına nasıl peşkeş çektiklerinin üzerini kapatmaya çalışıyorlar ve bunu başarıyorlar da.

 

            Yunanistan’ın istekleri yerine gelse Akdeniz’den çıkacak kaynaklardan ne kadar yararlanabilecek? Rezervleri ABD, Fransa, İsrail, İngiltere gibi ülkeler çıkartacaklar, tesisleri onlar kuracaklar, çıkan rezervi onlar işleyecekler ve onlar nakledecekler… Peki Yunanistan? Onların önüne ise kemik atar gibi ufak bir sus payı atılacak hepsi bu.

 

            Türkiye, Libya ile deniz yetki alanlarını belirleyerek ve bu Münhasır Ekonomik Bölge antlaşmasını BM’ye onaylatarak Akdeniz’deki bütün oyunları bozdu ve yeniden oyun kurucu durumuna yükseldi. Daha düne kadar Hergün ve her platformda Türkiye’ye saldıran Sisi yönetimindeki Mısır bile son bir aydır Türkiye aleyhine haber yapılmasını yasaklamış durumda. Neden mi? Bugüne kadar kendi halkını Türkiye’ye karşı dolduran Sisi yönetimi Araplardan aldıkları yardımlarla bir yere varamayacaklarını anlamakla kalmadı ve kendi halkının da desteğini yitirmeye başladı. Mısır’da artık her hafta bir gösteri yapılıyor ve halk sokaklarda Sisi yönetimine karşı gösteriler yaparak tepkisini ortaya koyuyor. Bunu gören Sisi yönetimi ise çareyi Türkiye ile ilişkileri düzelterek Akdeniz’de yeniden söz sahibi olmak ve payına düşeni alabilmek istiyor. 

 

            Şimdi durumu bir arada değerlendirdiğimizde ortaya şu tablo çıkıyor. Ermenistan Türkiye ile ittifak kursa sınır kapıları açılacak, ipek yoluna dahil olacak, ticaret hacmi inanılmaz derecede artacak, ekonomisi düzelecek, sanayisi düzelecek, teknolojik gelişmeleri hızlanacak ve artık kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke olma yoluna girecek. Aynı zamanda Azerbaycan ile de arası düzelecek olan Ermenistan Türkiye ve Azerbaycan arasında yeni bir ulaşım köprüsü görevi görerek ekonomisine adeta can katacak. Yunanistan ise şımarıklığından ve mantıksızlıklarından kurtulup Türkiye ile ittifak kursa Akdeniz’deki rezervin en büyük iki pay sahibinden biri olacak ve kimseye muhtaç kalmadan ekonomik anlamda tam bir sıçrama gerçekleştirecek. Sürekli AB’den destek dilenen bir ülke olmak yerine artık söz sahibi olan bir üye konumuna yükselecek. Yabancı mültecilere ve dış tehditlere karşı en büyük sınırı olan komşusu Türkiye tarafını ise garanti altına almış olacak. Bu iş birliği ile kısa süre içerisinde Kıbrıs meselesi de çözüme kavuşacaktır. Türk – Yunan iş birliği ile Ege tam bir donanma üssü haline gelecek ve NATO bu iki ülkenin taleplerini asla geri çeviremeyecektir. AB, sınırlarını tam anlamıyla koruyabilmek için bu bölgede Türk – Yunan iş birliğine karşı her tavizi verecek duruma gelecektir.

 

            İşte bu ittifaklar gerçekleşmesin diye bugün ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan sahada her oyunu oynuyorlar. Maalesef Ermenistan ve Yunanistan gibi aciz ülkeleri ise bu güçlere sadece maşalık yaptıklarını henüz göremiyorlar. Ama hiç şüpheniz olmasın; Mısır’ın yakında Türkiye ile masaya oturmasıyla başlayacak olan süreçte önce İsrail ve ardından Yunanistan kapımızı çalacaktır. Ermenistan’da ise Paşinyan koltuğundan olacak ve yeni hükümet ilk iş olarak Türkiye ile diyaloğa başlayacaktır.


Dr. Serkan GÜNGÖR

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.