Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

HEKTOR'UN İNTİKAMI...

16.05.2020 - 19:49, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

HEKTOR'UN İNTİKAMI...

….Memleketin hakiki sahibinin sadece padişah ve bendeleri değil, onu kanı pahasına kazanan ve korumaya çalışan millet olduğunu fiiliyat sahasında ispat etmek maksadıyla kurulan cemiyet İTTİHAT VE TERAKKİ’dir. Kazım KARABEKİR
‘Cenab-Hak, beni bu şehrin ve halkının müttefiki olarak bu zamana kadar sakladı ve korudu. Biz bu şehrin düşmanlarına galip geldik ve onların yurtlarını aldık. Burasını Makedonyalılar ve Teselyalılar ve Moralılar almışlardı. Bunların biz Asyalılara karşı defalarca yaptıkları kötü davranışların intikamını, aradan bir çok devirler ve yıllar geçmesine rağmen onların ahfadından aldık.’ Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’un fethinden sonra adaların fethi için geçişi esnasında Truva Prensi Hektor’un hatırasına sarfettiği ve Kritovulos tarafından kayda geçirilmiş olan bu zaman aşırı sözlerin agnostik manalarının dışında, tarih yazıcılarına ve kendisinden sonra gelecek kuşaklara miras manaları da mevcuttur. Şöyle ki; Bu sözlerde yerini almış olan Moralılar ve diğerleri 1. Dünya Savaşının sonunda Han’ın İmparatorluğuna mağlubiyeti kabul ettirmek adına 30 Ekim 1918 Tarihinde Limni Adasının Mondros Limanı’na demirli Agamemnon ( Sparta Kralı. Truva’yı yıkan Yunanlı. ) zırhlısında mütarekeyi imzalatmışlardır. Her ne kadar sıradan bir ayrıntı gibi dursa da aslında ayrıntıda gizli olan şeytan burada o kadar aşikar ve göz önündedir ki ve Mu’nun evlatlarına karşı diğerlerinin kini hep zirvede, hep diridir. Lakin hesaba katmadıkları yahut katsalar da önüne geçmelerinin mümkün olmadığı bir gerçek vardır ki doğal ilimle donatılmış, Siriusyen bilginin aktarıldığı, Gök-Kurt’un yol gösterdiği bir Türk Arslan’ı daima Atalarının vasiyetine, evlatlarının emanetine daima ve daima sahip çıkacaktır. 9 Eylül’de bu kere İzmir’den Ata’sı Han’a saygılarını ileten Mustafa Kemal Atatürk Salih Bozok’a Hektor’un intikamını aldığı söyledikten seneler sonra bu kere kendisine Cumhuriyet’i neden 29 Ekim’de ilan ettiğini soran Fahrettin Altay Paşa’ya şöyle cevap vermiştir; ‘Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası günlerdeki çektiğim azabı bilirsin. Yanımdaydın. Mondros 30 Ekim’dir. Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.” Atatürk bir an durur, elini masanın üzerine koyar ve: “Deyiniz ki, bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür…”   Fahrettin Altay “Ama paşam bundan hiç bahsetmediniz” Atatürk cevap verir: “Övünmek olur, övünmek benimle beraber mefkûreye inananların, milletin, ordunun hakkıdır” Yani diğerlerinin kurmuş olduğu en büyük dünya düzenini yerle bir edip çok daha gelişmişini insanoğluna hediye eden Ulu Hakan’ın kendisinden sonra zamanımıza kadar gelmiş geçmiş en büyük evladı O’nun hatırasına sahip çıkmış O’nun sözünü yerde bırakmamıştır. Başka bir ifadeyle, Türklerin üzerine koparılmak istenen tufana karşı Aktopraklar’ı yeni yepyeni bir gemi olarak inşa eden Türklerin Nuh’u* neslimizi kurtuluşa ulaştırmış, Atalarının şanlı hatıralarını onurlandırmış, evlatlarına hem insanlık tarihi ile yaşıt bir maziyi ve hem de daima kendilerine ait olan dünyanın en kıymetli karasını teslim etmiştir. *Atatürk’ün Kurtuluş Savaşındaki telgraf kodu Nuh’dur.    Av. Bülent Aybirdi – Araştırmacı Yazar Not: Değerli okurlar; bu anı, yazar Bülent Aybirdi’nin hazırlamakta olduğu ‘’Atatürk’ten Bilinmeyen Anılar’’ kitabından alınmış olup, yazarın kitabı çok yakında sizlerle olacaktır.
….Memleketin hakiki sahibinin sadece padişah ve bendeleri değil, onu kanı pahasına kazanan ve korumaya çalışan millet olduğunu fiiliyat sahasında ispat etmek maksadıyla kurulan cemiyet İTTİHAT VE TERAKKİ’dir. Kazım KARABEKİR

‘Cenab-Hak, beni bu şehrin ve halkının müttefiki olarak bu zamana kadar sakladı ve korudu. Biz bu şehrin düşmanlarına galip geldik ve onların yurtlarını aldık. Burasını Makedonyalılar ve Teselyalılar ve Moralılar almışlardı. Bunların biz Asyalılara karşı defalarca yaptıkları kötü davranışların intikamını, aradan bir çok devirler ve yıllar geçmesine rağmen onların ahfadından aldık.’

Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’un fethinden sonra adaların fethi için geçişi esnasında Truva Prensi Hektor’un hatırasına sarfettiği ve Kritovulos tarafından kayda geçirilmiş olan bu zaman aşırı sözlerin agnostik manalarının dışında, tarih yazıcılarına ve kendisinden sonra gelecek kuşaklara miras manaları da mevcuttur.

Şöyle ki;

Bu sözlerde yerini almış olan Moralılar ve diğerleri 1. Dünya Savaşının sonunda Han’ın İmparatorluğuna mağlubiyeti kabul ettirmek adına 30 Ekim 1918 Tarihinde Limni Adasının Mondros Limanı’na demirli Agamemnon ( Sparta Kralı. Truva’yı yıkan Yunanlı. ) zırhlısında mütarekeyi imzalatmışlardır.

Her ne kadar sıradan bir ayrıntı gibi dursa da aslında ayrıntıda gizli olan şeytan burada o kadar aşikar ve göz önündedir ki ve Mu’nun evlatlarına karşı diğerlerinin kini hep zirvede, hep diridir. Lakin hesaba katmadıkları yahut katsalar da önüne geçmelerinin mümkün olmadığı bir gerçek vardır ki doğal ilimle donatılmış, Siriusyen bilginin aktarıldığı, Gök-Kurt’un yol gösterdiği bir Türk Arslan’ı daima Atalarının vasiyetine, evlatlarının emanetine daima ve daima sahip çıkacaktır.

9 Eylül’de bu kere İzmir’den Ata’sı Han’a saygılarını ileten Mustafa Kemal Atatürk Salih Bozok’a Hektor’un intikamını aldığı söyledikten seneler sonra bu kere kendisine Cumhuriyet’i neden 29 Ekim’de ilan ettiğini soran Fahrettin Altay Paşa’ya şöyle cevap vermiştir;

‘Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası günlerdeki çektiğim azabı bilirsin. Yanımdaydın.

Mondros 30 Ekim’dir. Cumhuriyet 29 Ekim.

İşte bu da, mazlum bir milletin ahıdır.

Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.”

Atatürk bir an durur, elini masanın üzerine koyar ve:

“Deyiniz ki, bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür…”

 

Fahrettin Altay

“Ama paşam bundan hiç bahsetmediniz”

Atatürk cevap verir:

“Övünmek olur, övünmek benimle beraber mefkûreye inananların, milletin, ordunun hakkıdır”

Yani diğerlerinin kurmuş olduğu en büyük dünya düzenini yerle bir edip çok daha gelişmişini insanoğluna hediye eden Ulu Hakan’ın kendisinden sonra zamanımıza kadar gelmiş geçmiş en büyük evladı O’nun hatırasına sahip çıkmış O’nun sözünü yerde bırakmamıştır.

Başka bir ifadeyle, Türklerin üzerine koparılmak istenen tufana karşı Aktopraklar’ı yeni yepyeni bir gemi olarak inşa eden Türklerin Nuh’u* neslimizi kurtuluşa ulaştırmış, Atalarının şanlı hatıralarını onurlandırmış, evlatlarına hem insanlık tarihi ile yaşıt bir maziyi ve hem de daima kendilerine ait olan dünyanın en kıymetli karasını teslim etmiştir.

*Atatürk’ün Kurtuluş Savaşındaki telgraf kodu Nuh’dur.

 

 Av. Bülent Aybirdi – Araştırmacı Yazar

Not: Değerli okurlar; bu anı, yazar Bülent Aybirdi’nin hazırlamakta olduğu ‘’Atatürk’ten Bilinmeyen Anılar’’ kitabından alınmış olup, yazarın kitabı çok yakında sizlerle olacaktır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.