Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

EMEKLİ ZABITA MÜDÜRÜ ORHAN GÜNGÖR'DEN ŞOK AÇIKLAMALAR!

ADALAR 12.06.2020 - 20:37, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

EMEKLİ ZABITA MÜDÜRÜ ORHAN GÜNGÖR'DEN ŞOK AÇIKLAMALAR!

EMEKLİ ZABITA MÜDÜRÜ ORHAN GÜNGÖR İLE ADALAR BELEDİYESİ’Nİ VE YAŞADIKLARINI KONUŞTUK!   Zabıtalık görevinize ne zaman ve nasıl başladınız? Zabıta memurluğuna 1979 yılında sınava girerek başladım. O zaman İstanbul Belediyesi olarak bir yapılanma vardı ve ilçeler Şube Müdürlüğü şeklinde Belediyeye bağlıydı. Benim göreve başlayışım Belediye Başkanı Aytekin Kotil döneminde oldu. Kaç yıldır Adalar’dasınız? Zaten doğma büyüme Adalıyım. Zabıta olarak ise İstanbul Belediyesi Merkezde başlayan görevime sırasıyla Anadolu Yakası Gruplar Amirliği, Kadıköy ve Üsküdar’da devam ettim. Şube Müdürlüklerinin ayrı Belediyelere dönmesiyle birlikte 1985 yılında Adalar Belediyesi’ne Belediye Başkanı Recep Koç’un talebi üzerine nakil oldum. 1985 yılından itibaren emekliliğime kadar Adalar’da görev yaptım. Zabıta Müdürlüğü görevini ne kadar süre yürüttünüz? Sırasıyla önce Zabıta Komiser Muavini sonra Zabıta Komiseri ve Zabıta Başkomiseri oldum. 1996 yılında ise Zabıta Müdürlüğü kadrosuna yükseldim. Yani 24 yıllık Zabıta Müdürlüğü geçmişim bulunuyor. Kaç Belediye Başkanı ile çalıştınız? Adalar’a nakil olmadan önce ilk olarak İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil ile çalıştım. Ardından Kadıköy’de çalışmaya başladım ancak 1980 darbesi sebebiyle Kadıköy’de ilk olarak Albay Halit Kartal ile çalıştım sonrasında Şube Müdürlükleri Belediye Başkanlıklarına dönüştü ve o dönem Kadıköy Belediye Başkanı olan Osman Hızlan ile de çalıştım ardından Üsküdar’a tayin oldum ve Necmettin Öztürk ile çalıştım. Adalar Belediyesi kurulduğundan itibaren tüm belediye başkanları ile çalışmış biriyim. Siyasi görüş olarak sol kimliğe sahip olduğunuzu söylüyorlar bu doğru mu? Memur olmam nedeniyle herhangi bir siyasi partiye üye olmam söz konusu olamazdı ancak sol kimliği ve görüşleriyle bilinen biriyim. Peki CHP’ye bu kadar yakın birinin onca yıllık memuriyet görevinde bir tek kendi partisinin Başkanları ile sorun yaşamasının sebebi nedir? Açıkçası böyle sorunlar yaşayacağımı ben de tahmin etmezdim hatta CHP Adalar’da seçimi kazanınca artık daha rahat görev yapabileceğimi düşünüyordum ama maalesef tam tersi bir durum oluştu ve hiç ummadığım şekilde tüm memuriyet hayatımdaki tek sıkıntılı dönemi kendi partim döneminde yaşadım. Bu sıkıntıları yaşama sebebim ise maalesef kendi partimin seçilmiş başkanlarının liyakate önem vermeyerek ilk kriter olarak biat eden personel istemeleri oldu. Kanunlar, yasalar, yönetmelikler ve vicdani değerler ikinci plana atılarak çok farklı bir döneme geçiş yapıldı. Coşkun Özden gibi karşıt siyasi görüşteki bir Başkanla çalışırken görevden alınmazken kendi partinizin Başkanlarının sizi görevden alma sebepleri neydi? Bu soru hem isabetli hem de trajikomik bir soru. Coşkun Özden ile tamamen farklı siyasi görüşlere sahip olmamıza rağmen iki dönem sorunsuz görev yaptık. Üstelik Sayın Coşkun Özden bir gün bana “Senin yerine bu görevi yürütebilecek yeterli bir memurum olsa seni görevden hemen alırdım ama yok, her ne kadar farklı görüşlere ve düşüncelere sahip olsak da mevzuata hakim olman ve işini iyi yapman nedeniyle seni pasif göreve alamıyorum.” demişti. Sayın Coşkun Özden liyakate oldukça önem veren ve hizmet odaklı düşünen bir Başkandı. Bu nedenle siyasi görüşlerimiz farklı olmasına rağmen oldukça iyi bir şekilde çalışma fırsatımız oldu. Zaten Coşkun Bey döneminde bu tür siyasi ayırımlar yapılmıyordu ve her şey iş odaklı yürüyordu. Ama maalesef Mustafa Farsakoğlu’nun göreve başlamasıyla birlikte o günden bugüne kadar Adalar Belediyesi için liyakatin bir anlamı kalmadı. Coşkun Bey’den sonraki dönemlerde tamamen biat üzerine kurulu bir sistem oluştu. Mustafa Farsakoğlu ile aranızdaki sorun neydi? Mustafa Farsakoğlu daha görevine başlamadan önce Cumhuriyet Gazetesine verdiği bir röportajda Adalar Belediyesi personelinin yetersiz, bilgisiz ve iş yapamayan kişilerden oluştuğunu iddia eden bir görüş beyan etmişti. İşin doğrusu Mustafa Farsakoğlu adalılarla çalışmak istemiyordu ve kendisine biat edecek ve ada dışından olan daha genç ve tecrübesiz bir kadro ile çalışmayı tercih etti. Zaten bunu her fırsatta da dile getiriyordu. Ayrıca Farsakoğlu’nun haddinden fazla bir otorite sevdası vardı. Her söylediğinin istisnasız şekilde yapılmasını istiyordu. Kanunları, yasaları, yönetmelikleri, vb. hiçbir kuralı önüne sunamıyorduk çünkü ben söylüyorsam bu emir yapılacak yapmayan da çeker gider şeklinde bir yönetim anlayışı vardı. Nitekim ben de bu anlayış neticesinde pasif göreve çekildim. Ancak şu işe bakın ki kendi getirdiği hiçbir personelden de kendisi de memnun kalmayarak büyük sıkıntılar yaşadı. Atilla Aytaç ile neler yaşandı? Atilla Aytaç da tıpkı Mustafa Farsakoğlu gibi kendisine koşulsuz biat edecek personel istiyordu. Özel sektör ile kamu arasındaki farkı bilmeyen biriydi ve tüm memurları özel sektördeki kendi çalışanları gibi zannediyordu ve onlardan koşulsuz biat istiyordu. Örneğin Atilla Aytaç bir evraka imza atılmasını istiyorsa o imza mutlaka atılmalıydı yoksa imzayı atmayan görevden alınırdı. Ayrıca Atilla Aytaç çok fazla dolduruşa gelen bir yapıya sahipti ve Mustafa Farsakoğlu döneminde belediyede oluşan bir grubun etkisi altına girerek kendi siyasi kariyerini de bitirdi. Aslında Atilla Aytaç’ın esas sorunu benimle değil oğlum Serkan Güngör ileydi çünkü oğlum Atilla Aytaç tarafından bir ihaleye imza attırılmak istendiğinde imza atmayı reddetmiş ve daha sonra bu konu soruşturmalık olduğunda müfettişlere bildiği tüm yanlışlıkları anlattı diye Atilla Aytaç bana da öfke duymaya başlamıştı hatta bir gün çok sinirli bir şekilde beni odasına çağırarak oğlum Serkan’ın Bakanlık Müfettişlerine verdiği bilgiler sebebiyle benimle tartışmıştı. Hemen akabinde de beni görevden uzaklaştırdı. Atilla Aytaç’a karşı verdiğim hukuk mücadelem halen devam ediyor. Erdem Gül ile bir sorununuz oldu mu? Sizi neden göreve iade edip Zabıta Müdürlüğü yapmanızı istemedi? Sayın Erdem Gül ile hiçbir sorunum olmadı zira ne ben kendisini tanırım ne de kendisi beni tanır. Hatta kendisiyle birkaç defa yüz yüze görüşmelerimiz dahi oldu ve kendisi oldukça ılımlı ve samimi bir insan olduğunu bana gösterdi. Ben Erdem Gül’ün bu ılımlı ve samimi duruşunu çok takdir ettim ve Adalar Belediyesindeki sorunların Erdem Bey vasıtasıyla çözülebileceği inancına kapıldım ancak maalesef Erdem Bey Belediye ve Kamu Yönetimi hakkında en ufak bir fikri dahi olmayan, kısacası belediyeciğin b'sini dahi bilmeyen bazı meclis üyelerinin etkisinde kalarak hareket etmeye başladı. Adalar’ı bilmeyen ve Adalıları tanımayan biri olması sebebiyle Erdem Bey’in meclis üyelerinin etkisinde kalmasını doğal karşıladım ancak şahsımla ilgili özellikle üç meclis üyesinin sürekli aleyhimde telkinde bulunması Erdem Bey’in beni göreve iade etmemesine sebep oldu. Peki kimdi bu meclis üyeleri ve sizi neden istemediler? Başta Engin Çelik olmak üzere Heybeliada’lı Meclis Üyesi Nesrin Dayı Karanfil ve Burgazada Meclis Üyesi Fatma Bucak benim göreve dönmeme mani oldular. Sürekli olarak aleyhimde çalıştılar. Böyle yapmaları çok normal çünkü bu üç isim zaten benimle uzun süredir husumetli olan kişilerdir. Örneğin Engin Çelik, işletmekte olduğu birahanesinde çok fazla yol işgali yapıyordu hatta esnaflar arasında en çok yol işgali yapan kişiydi. Vatandaşlardan çok sayıda şikayet alıyorduk. Dolayısıyla Engin Çelik’e çok ceza kesmişliğim var. Engin Çelik bu cezalar için sürekli belediyeye gelerek hatta bazen yanında birilerini daha getirerek neden bana bu kadar ceza kesiyorsunuz, bu kasıtlı yapılıyor, vb. şekilde serzenişlerde bulunuyordu. Nesrin Dayı Karanfil ise annesine ait bir bakkal dükkanını Bankaların ATM’leri için kiraya vermeye çalışıyormuş ama bankamatikler başka yerlere kuruldu. Bundan benim haberim yoktu üstelik benimle alakalı bir konu da değildi. Ancak sonrasında öğrendiğim kadarıyla bir bayan tarafından Nesrin Hanıma senin bankamatik olayına Zabıta Müdürü Orhan Bey engel oldu ve ATM’leri o başka yere kurdurdu diye saçma bir yalan söylemiş. Ne gariptir ki Nesrin Hanım gibi belli bir yaşa gelmiş kişi de çocuğu yaşındaki bu bayanın iftirasına inanmış hatta o dönem Nesrin Hanımın annesi bu suçlamayla eşimin karşısına çıkarak bayağa bağırıp çağırmıştı ama biz hiçbir anlam verememiştik. Fatma Bucak konusuna gelince Fatma Hanımın kaçak bir gecekondusu için yıkım kararı çıkmıştı ve ben de o dönemde Burgazada’dan sorumlu karakol amiri olarak bana verilen yıkım kararı emrini uyguladım. Fatma hanım da bu sebepten yıllardır bana karşı husumetlidir. Dolayısıyla bu üç meclis üyesi Adalar Belediyesinde bir paye aldıklarında ilk iş olarak benden intikam alma yoluna gittiler çünkü üçüne de kanunları uygulamış bir memurum.  Adalar’da en uyumlu çalıştığınız ve en çok sorun yaşadığınız siyasiler kimlerdi? CHP dönemi hariç diğer Belediye başkanlarıyla gayet uyum içerinde görev yaptık. Her ne kadar zıt görüşlere sahip olsak da en uyumlu ve etkin çalıştığım Başkan Sayın Coşkun Özden oldu. Çünkü Coşkun Bey oldukça hizmet odaklı düşünen ve liyakate çok önem veren biriydi. Kesinlikle siyasi durumlara memurlarını karıştırmazdı ve memurlarının vazifelerini yapmalarını asla engellemezdi. Başkan Yardımcısı olarak Sayın Müslüm Şahin, Sayın Bülent Mısırlıoğlu ve Sayın Ali Ercan Akpolat en uyumlu görev yaptığım kişilerdi. Onlar da tıpkı Coşkun Özden gibi hizmet odaklı düşünen ve liyakate önem veren kişilerdi. En çok sorun yaşadığım Başkanlar ise Mustafa Farsakoğlu ve Atilla Aytaç oldu. Her ikisi de kanundan çok biat edilmesine önem veren kendilerini kanunlardan üstün gören yapıya sahiplerdi. Başkan Yardımcılarından ise Mahmut Yerlikaya bugüne kadar gördüğüm en çok siyasi manevrayı yapan kişidir. Bize başka konuşurken Başkana başka vatandaşa ve esnafa ise bambaşka konuşan biriydi. Mahmut Yerlikaya sadece o koltukta oturabilmek için herkese farklı konuşarak zamanını doldurdu. Bu süreçte Zabıtayı çok fazla hedef yaptı. Kendi verdiği emirleri bile esnafın yüzüne bakarken inkar edip arkadan zabıtaya yeniden emir veriyordu. Emir uygulanınca da benim haberim yok diyerek suçu zabıtaya atıyordu. Mücadele etmek yerine neden emekli oldunuz? Aslında çok uzun süre mücadele ettim. Bu süreçte çok yıprandım. Ailem ısrarla emekli olmamı istedi ama ben buna rağmen emekli olmayarak mücadeleme devam ettim. Erdem Gül seçildiğinde kendisi de mağduriyetler yaşamış bir gazeteci olduğu için bu sorunların düzeleceğini düşündüm ancak Erdem Bey’de bu düzene yenik düşünce daha fazla mücadele etmemin anlamı olmadığına karar verdim. Bu süreç beni zaten fazlasıyla soğutmuştu. Sonunda emekli olmaya karar verdim. Sizce Adalar Belediyesindeki en büyük sorunlar neler? Adalar Belediyesindeki en büyük sorun liyakate önem verilmemesidir. Ayrıca memurların siyasiler tarafından arada bırakılması ve zaman zaman hedef gösterilmesi de büyük bir problemdir. Maalesef Belediye Meclis üyelerinin Belediye Başkanı gibi davranmaları da büyük sorun olmakta ve Başkanlar bu duruma sessiz kalarak sorunun daha da vahim hale gelmesine sebep olmaktadırlar. Son üç dönemde belediyede liyakat sahibi kişilerin görevde olmaması nedeniyle çok ciddi bir disiplin sorunu başlamış vaziyette ve bu disiplinsizlikte doğal olarak tüm Adalar’a ve Adalılara sirayet etmektedir.  Siz şu an görevinizde olsaydınız neler yapardınız? Zabıta Müdürü olarak ancak kendi müdürlüğümle alakalı konulara müdahale edebilirdim. İlk olarak Zabıta içi hızlandırılmış bir eğitimle düzeni yeniden tesis eder, Adalar’da uygun bir kadro dağılımı yapar ve hiçbir memurumun Meclis Üyelerinden ya da herhangi bir siyasiden etkilenmeden görevlerini eksiksiz icra etmelerini sağlardım. Ayrıca Adalar’da son dönemlerde kronikleşmiş olan işgaller ve seyyar faaliyetlerini asgari düzeye indirecek müdahalelerde bulunarak tekrarlanmaması için gereken tedbirleri alırdım. Bununla birlikte siyasi kişiler vasıtasıyla birilerinin bu tedbirleri delmesini engellerdim. Tüm bu icraatları gerek Meclis kararlarıyla gerekse Başkanlık emirleriyle aynen uygularken eş zamanlı olarak Adalar Belediyesi Web Sitesindeki Zabıta Müdürlüğü sayfasından da aktif olarak paylaşarak şeffaf bir şekilde tüm Adalıları düzenli olarak bilgilendirirdim. Böylece gerek siyasiler gerekse memurlar yapılan tüm iş ve işlemlerin sorumluluğunu almış olurlar, kimsenin de mazeret üretme ya da yalan söyleme şansı kalmaz. Gerçi bu düşüncelerim ve planlarım sebebiyle son üç dönem görev yapmam engellenmişti. 

EMEKLİ ZABITA MÜDÜRÜ ORHAN GÜNGÖR İLE ADALAR BELEDİYESİ’Nİ VE YAŞADIKLARINI KONUŞTUK!

 

Zabıtalık görevinize ne zaman ve nasıl başladınız?

Zabıta memurluğuna 1979 yılında sınava girerek başladım. O zaman İstanbul Belediyesi olarak bir yapılanma vardı ve ilçeler Şube Müdürlüğü şeklinde Belediyeye bağlıydı. Benim göreve başlayışım Belediye Başkanı Aytekin Kotil döneminde oldu.

Kaç yıldır Adalar’dasınız?

Zaten doğma büyüme Adalıyım. Zabıta olarak ise İstanbul Belediyesi Merkezde başlayan görevime sırasıyla Anadolu Yakası Gruplar Amirliği, Kadıköy ve Üsküdar’da devam ettim. Şube Müdürlüklerinin ayrı Belediyelere dönmesiyle birlikte 1985 yılında Adalar Belediyesi’ne Belediye Başkanı Recep Koç’un talebi üzerine nakil oldum. 1985 yılından itibaren emekliliğime kadar Adalar’da görev yaptım.

Zabıta Müdürlüğü görevini ne kadar süre yürüttünüz?

Sırasıyla önce Zabıta Komiser Muavini sonra Zabıta Komiseri ve Zabıta Başkomiseri oldum. 1996 yılında ise Zabıta Müdürlüğü kadrosuna yükseldim. Yani 24 yıllık Zabıta Müdürlüğü geçmişim bulunuyor.

Kaç Belediye Başkanı ile çalıştınız?

Adalar’a nakil olmadan önce ilk olarak İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil ile çalıştım. Ardından Kadıköy’de çalışmaya başladım ancak 1980 darbesi sebebiyle Kadıköy’de ilk olarak Albay Halit Kartal ile çalıştım sonrasında Şube Müdürlükleri Belediye Başkanlıklarına dönüştü ve o dönem Kadıköy Belediye Başkanı olan Osman Hızlan ile de çalıştım ardından Üsküdar’a tayin oldum ve Necmettin Öztürk ile çalıştım. Adalar Belediyesi kurulduğundan itibaren tüm belediye başkanları ile çalışmış biriyim.

Siyasi görüş olarak sol kimliğe sahip olduğunuzu söylüyorlar bu doğru mu?

Memur olmam nedeniyle herhangi bir siyasi partiye üye olmam söz konusu olamazdı ancak sol kimliği ve görüşleriyle bilinen biriyim.

Peki CHP’ye bu kadar yakın birinin onca yıllık memuriyet görevinde bir tek kendi partisinin Başkanları ile sorun yaşamasının sebebi nedir?

Açıkçası böyle sorunlar yaşayacağımı ben de tahmin etmezdim hatta CHP Adalar’da seçimi kazanınca artık daha rahat görev yapabileceğimi düşünüyordum ama maalesef tam tersi bir durum oluştu ve hiç ummadığım şekilde tüm memuriyet hayatımdaki tek sıkıntılı dönemi kendi partim döneminde yaşadım. Bu sıkıntıları yaşama sebebim ise maalesef kendi partimin seçilmiş başkanlarının liyakate önem vermeyerek ilk kriter olarak biat eden personel istemeleri oldu. Kanunlar, yasalar, yönetmelikler ve vicdani değerler ikinci plana atılarak çok farklı bir döneme geçiş yapıldı.

Coşkun Özden gibi karşıt siyasi görüşteki bir Başkanla çalışırken görevden alınmazken kendi partinizin Başkanlarının sizi görevden alma sebepleri neydi?

Bu soru hem isabetli hem de trajikomik bir soru. Coşkun Özden ile tamamen farklı siyasi görüşlere sahip olmamıza rağmen iki dönem sorunsuz görev yaptık. Üstelik Sayın Coşkun Özden bir gün bana “Senin yerine bu görevi yürütebilecek yeterli bir memurum olsa seni görevden hemen alırdım ama yok, her ne kadar farklı görüşlere ve düşüncelere sahip olsak da mevzuata hakim olman ve işini iyi yapman nedeniyle seni pasif göreve alamıyorum.” demişti. Sayın Coşkun Özden liyakate oldukça önem veren ve hizmet odaklı düşünen bir Başkandı. Bu nedenle siyasi görüşlerimiz farklı olmasına rağmen oldukça iyi bir şekilde çalışma fırsatımız oldu. Zaten Coşkun Bey döneminde bu tür siyasi ayırımlar yapılmıyordu ve her şey iş odaklı yürüyordu. Ama maalesef Mustafa Farsakoğlu’nun göreve başlamasıyla birlikte o günden bugüne kadar Adalar Belediyesi için liyakatin bir anlamı kalmadı. Coşkun Bey’den sonraki dönemlerde tamamen biat üzerine kurulu bir sistem oluştu.

Mustafa Farsakoğlu ile aranızdaki sorun neydi?

Mustafa Farsakoğlu daha görevine başlamadan önce Cumhuriyet Gazetesine verdiği bir röportajda Adalar Belediyesi personelinin yetersiz, bilgisiz ve iş yapamayan kişilerden oluştuğunu iddia eden bir görüş beyan etmişti. İşin doğrusu Mustafa Farsakoğlu adalılarla çalışmak istemiyordu ve kendisine biat edecek ve ada dışından olan daha genç ve tecrübesiz bir kadro ile çalışmayı tercih etti. Zaten bunu her fırsatta da dile getiriyordu. Ayrıca Farsakoğlu’nun haddinden fazla bir otorite sevdası vardı. Her söylediğinin istisnasız şekilde yapılmasını istiyordu. Kanunları, yasaları, yönetmelikleri, vb. hiçbir kuralı önüne sunamıyorduk çünkü ben söylüyorsam bu emir yapılacak yapmayan da çeker gider şeklinde bir yönetim anlayışı vardı. Nitekim ben de bu anlayış neticesinde pasif göreve çekildim. Ancak şu işe bakın ki kendi getirdiği hiçbir personelden de kendisi de memnun kalmayarak büyük sıkıntılar yaşadı.

Atilla Aytaç ile neler yaşandı?

Atilla Aytaç da tıpkı Mustafa Farsakoğlu gibi kendisine koşulsuz biat edecek personel istiyordu. Özel sektör ile kamu arasındaki farkı bilmeyen biriydi ve tüm memurları özel sektördeki kendi çalışanları gibi zannediyordu ve onlardan koşulsuz biat istiyordu. Örneğin Atilla Aytaç bir evraka imza atılmasını istiyorsa o imza mutlaka atılmalıydı yoksa imzayı atmayan görevden alınırdı. Ayrıca Atilla Aytaç çok fazla dolduruşa gelen bir yapıya sahipti ve Mustafa Farsakoğlu döneminde belediyede oluşan bir grubun etkisi altına girerek kendi siyasi kariyerini de bitirdi. Aslında Atilla Aytaç’ın esas sorunu benimle değil oğlum Serkan Güngör ileydi çünkü oğlum Atilla Aytaç tarafından bir ihaleye imza attırılmak istendiğinde imza atmayı reddetmiş ve daha sonra bu konu soruşturmalık olduğunda müfettişlere bildiği tüm yanlışlıkları anlattı diye Atilla Aytaç bana da öfke duymaya başlamıştı hatta bir gün çok sinirli bir şekilde beni odasına çağırarak oğlum Serkan’ın Bakanlık Müfettişlerine verdiği bilgiler sebebiyle benimle tartışmıştı. Hemen akabinde de beni görevden uzaklaştırdı. Atilla Aytaç’a karşı verdiğim hukuk mücadelem halen devam ediyor.

Erdem Gül ile bir sorununuz oldu mu? Sizi neden göreve iade edip Zabıta Müdürlüğü yapmanızı istemedi?

Sayın Erdem Gül ile hiçbir sorunum olmadı zira ne ben kendisini tanırım ne de kendisi beni tanır. Hatta kendisiyle birkaç defa yüz yüze görüşmelerimiz dahi oldu ve kendisi oldukça ılımlı ve samimi bir insan olduğunu bana gösterdi. Ben Erdem Gül’ün bu ılımlı ve samimi duruşunu çok takdir ettim ve Adalar Belediyesindeki sorunların Erdem Bey vasıtasıyla çözülebileceği inancına kapıldım ancak maalesef Erdem Bey Belediye ve Kamu Yönetimi hakkında en ufak bir fikri dahi olmayan, kısacası belediyeciğin b'sini dahi bilmeyen bazı meclis üyelerinin etkisinde kalarak hareket etmeye başladı. Adalar’ı bilmeyen ve Adalıları tanımayan biri olması sebebiyle Erdem Bey’in meclis üyelerinin etkisinde kalmasını doğal karşıladım ancak şahsımla ilgili özellikle üç meclis üyesinin sürekli aleyhimde telkinde bulunması Erdem Bey’in beni göreve iade etmemesine sebep oldu.

Peki kimdi bu meclis üyeleri ve sizi neden istemediler?

Başta Engin Çelik olmak üzere Heybeliada’lı Meclis Üyesi Nesrin Dayı Karanfil ve Burgazada Meclis Üyesi Fatma Bucak benim göreve dönmeme mani oldular. Sürekli olarak aleyhimde çalıştılar. Böyle yapmaları çok normal çünkü bu üç isim zaten benimle uzun süredir husumetli olan kişilerdir. Örneğin Engin Çelik, işletmekte olduğu birahanesinde çok fazla yol işgali yapıyordu hatta esnaflar arasında en çok yol işgali yapan kişiydi. Vatandaşlardan çok sayıda şikayet alıyorduk. Dolayısıyla Engin Çelik’e çok ceza kesmişliğim var. Engin Çelik bu cezalar için sürekli belediyeye gelerek hatta bazen yanında birilerini daha getirerek neden bana bu kadar ceza kesiyorsunuz, bu kasıtlı yapılıyor, vb. şekilde serzenişlerde bulunuyordu. Nesrin Dayı Karanfil ise annesine ait bir bakkal dükkanını Bankaların ATM’leri için kiraya vermeye çalışıyormuş ama bankamatikler başka yerlere kuruldu. Bundan benim haberim yoktu üstelik benimle alakalı bir konu da değildi. Ancak sonrasında öğrendiğim kadarıyla bir bayan tarafından Nesrin Hanıma senin bankamatik olayına Zabıta Müdürü Orhan Bey engel oldu ve ATM’leri o başka yere kurdurdu diye saçma bir yalan söylemiş. Ne gariptir ki Nesrin Hanım gibi belli bir yaşa gelmiş kişi de çocuğu yaşındaki bu bayanın iftirasına inanmış hatta o dönem Nesrin Hanımın annesi bu suçlamayla eşimin karşısına çıkarak bayağa bağırıp çağırmıştı ama biz hiçbir anlam verememiştik. Fatma Bucak konusuna gelince Fatma Hanımın kaçak bir gecekondusu için yıkım kararı çıkmıştı ve ben de o dönemde Burgazada’dan sorumlu karakol amiri olarak bana verilen yıkım kararı emrini uyguladım. Fatma hanım da bu sebepten yıllardır bana karşı husumetlidir. Dolayısıyla bu üç meclis üyesi Adalar Belediyesinde bir paye aldıklarında ilk iş olarak benden intikam alma yoluna gittiler çünkü üçüne de kanunları uygulamış bir memurum. 

Adalar’da en uyumlu çalıştığınız ve en çok sorun yaşadığınız siyasiler kimlerdi?

CHP dönemi hariç diğer Belediye başkanlarıyla gayet uyum içerinde görev yaptık. Her ne kadar zıt görüşlere sahip olsak da en uyumlu ve etkin çalıştığım Başkan Sayın Coşkun Özden oldu. Çünkü Coşkun Bey oldukça hizmet odaklı düşünen ve liyakate çok önem veren biriydi. Kesinlikle siyasi durumlara memurlarını karıştırmazdı ve memurlarının vazifelerini yapmalarını asla engellemezdi. Başkan Yardımcısı olarak Sayın Müslüm Şahin, Sayın Bülent Mısırlıoğlu ve Sayın Ali Ercan Akpolat en uyumlu görev yaptığım kişilerdi. Onlar da tıpkı Coşkun Özden gibi hizmet odaklı düşünen ve liyakate önem veren kişilerdi. En çok sorun yaşadığım Başkanlar ise Mustafa Farsakoğlu ve Atilla Aytaç oldu. Her ikisi de kanundan çok biat edilmesine önem veren kendilerini kanunlardan üstün gören yapıya sahiplerdi. Başkan Yardımcılarından ise Mahmut Yerlikaya bugüne kadar gördüğüm en çok siyasi manevrayı yapan kişidir. Bize başka konuşurken Başkana başka vatandaşa ve esnafa ise bambaşka konuşan biriydi. Mahmut Yerlikaya sadece o koltukta oturabilmek için herkese farklı konuşarak zamanını doldurdu. Bu süreçte Zabıtayı çok fazla hedef yaptı. Kendi verdiği emirleri bile esnafın yüzüne bakarken inkar edip arkadan zabıtaya yeniden emir veriyordu. Emir uygulanınca da benim haberim yok diyerek suçu zabıtaya atıyordu.

Mücadele etmek yerine neden emekli oldunuz?

Aslında çok uzun süre mücadele ettim. Bu süreçte çok yıprandım. Ailem ısrarla emekli olmamı istedi ama ben buna rağmen emekli olmayarak mücadeleme devam ettim. Erdem Gül seçildiğinde kendisi de mağduriyetler yaşamış bir gazeteci olduğu için bu sorunların düzeleceğini düşündüm ancak Erdem Bey’de bu düzene yenik düşünce daha fazla mücadele etmemin anlamı olmadığına karar verdim. Bu süreç beni zaten fazlasıyla soğutmuştu. Sonunda emekli olmaya karar verdim.

Sizce Adalar Belediyesindeki en büyük sorunlar neler?

Adalar Belediyesindeki en büyük sorun liyakate önem verilmemesidir. Ayrıca memurların siyasiler tarafından arada bırakılması ve zaman zaman hedef gösterilmesi de büyük bir problemdir. Maalesef Belediye Meclis üyelerinin Belediye Başkanı gibi davranmaları da büyük sorun olmakta ve Başkanlar bu duruma sessiz kalarak sorunun daha da vahim hale gelmesine sebep olmaktadırlar. Son üç dönemde belediyede liyakat sahibi kişilerin görevde olmaması nedeniyle çok ciddi bir disiplin sorunu başlamış vaziyette ve bu disiplinsizlikte doğal olarak tüm Adalar’a ve Adalılara sirayet etmektedir. 

Siz şu an görevinizde olsaydınız neler yapardınız?

Zabıta Müdürü olarak ancak kendi müdürlüğümle alakalı konulara müdahale edebilirdim. İlk olarak Zabıta içi hızlandırılmış bir eğitimle düzeni yeniden tesis eder, Adalar’da uygun bir kadro dağılımı yapar ve hiçbir memurumun Meclis Üyelerinden ya da herhangi bir siyasiden etkilenmeden görevlerini eksiksiz icra etmelerini sağlardım. Ayrıca Adalar’da son dönemlerde kronikleşmiş olan işgaller ve seyyar faaliyetlerini asgari düzeye indirecek müdahalelerde bulunarak tekrarlanmaması için gereken tedbirleri alırdım. Bununla birlikte siyasi kişiler vasıtasıyla birilerinin bu tedbirleri delmesini engellerdim. Tüm bu icraatları gerek Meclis kararlarıyla gerekse Başkanlık emirleriyle aynen uygularken eş zamanlı olarak Adalar Belediyesi Web Sitesindeki Zabıta Müdürlüğü sayfasından da aktif olarak paylaşarak şeffaf bir şekilde tüm Adalıları düzenli olarak bilgilendirirdim. Böylece gerek siyasiler gerekse memurlar yapılan tüm iş ve işlemlerin sorumluluğunu almış olurlar, kimsenin de mazeret üretme ya da yalan söyleme şansı kalmaz. Gerçi bu düşüncelerim ve planlarım sebebiyle son üç dönem görev yapmam engellenmişti. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.