Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

ATATÜRK’Ü HİÇ BÖYLE OKUMADINIZ....

GÜNDEM 09.06.2020 - 11:37, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

ATATÜRK’Ü HİÇ BÖYLE OKUMADINIZ....

Bilginin bölünüp parçalandığı yerler vardır, zamanlar, alelade kullara aldırmadan yahut ehemmiyet vermeden aktarıldığı dönemler, uzay-zamanın kırıldığı anlar…
  Ağlasa derd-i derunum çeşm-i giryanım sana Aşikar olurdu galib raz-ı pinhanım sana … Bilginin bölünüp parçalandığı yerler vardır, zamanlar, alelade kullara aldırmadan yahut ehemmiyet vermeden aktarıldığı dönemler, uzay-zamanın kırıldığı anlar…  Üç nokta koyar geçer ardına bakmadan, aldırış etmeden batini bilgiye bir şekilde bulaşmış olanlar. Zavallılar zaten farkında değillerdir ki nereden bilsinler ‘ Bilenle bilmeyenin bir olmadığını’. Ardı sıra, göçüşünden sonra methiyeler düzmek veyahut lanet okumak âdetindendir Âdemoğlu’nunkendinden habersiz, kim bilir iç karakteri belki de üst türlerden sonra. Zaten ne zaman sorgulamıştır ki verdiği sözü,bihaber hilafetinden? Petra mıdır, Haremeyn mi, kutsiyet atfettiği topraklar? Ne kadar yalın bir yalan öykündüğü şarap akan nehirler?  Akyıldız’ın yol alışı ardı sıra bir beyaz cücenin, Sümerlerden, Anunnakilerden, Mu’dan, Atlantis’den vasiyet manaya renk, renge mana katmış kadim bilgi neslimize aktarılmış olan. Habil’in soyuydu Doğu’ya at süren, kabul etmesi, kabullenilebilmesi zor gerçekten sistemin üstüne inşa edildiği türün ‘Türk’ olması, hem diğerleri ve hem de Türklükten bihaber olanlar için. Alpinleri üst seçmeye karar vermiştik çünkü ‘Üst yırtıcı’ olarak konumlandırmıştık, bilimsel bir temel gerekliydi vahşetimize vicdani bir yalan uydurmaktan mütevellit. Kabil’in soyundan, ‘Tek dişi kalmış canavardan’ bahsediyorum, bizden öte lakin türümüze dair. Da Vinci’den bahsetmek lazım belki de Medici Ailesi’nden, Etrüksler’den, Cermenler’den, Proto-Türkler’den, Truvalılar’dan uzun uzadıya olmadı susmak asla ve kata konuşmamak hakkında Töre’nin sahiplerinden, ‘Masa’yı’reddedenlerden… Bu gidişle sonsuzluğa uzayacak belli ki mevzu ve manasından sapacak güzergâhı anlatılmak istenilen, o vakit yakın geçmişimize dönelim usulca ve hakkını verelim yazmak maksadıyla yola koyulduğumuzun.  Ay tutulsa ne olur tutulmasa ne hesaplayamadıktan sonra geçerken boğazı, seyrini değiştirmeye bir kala alemin? Nasıl bir cesarettir, cürettir ‘ölmeyi emretmek’ rütbenin dahi ne olduğunu bilmeyenlere? Sadece ve sadece bir kalpak için öldürebilecek kaç tane rum vardır işgaline gelmiş Hanlar Hanı Timur’dan yadigâr İzmir’i? Kolay mıdır teğmen rütbesi ile alnının çatına rovelver dayamak Kızıl Sultan’ın Paşa’sının? Kolay değildir elbet! İllaki adanmışlık gerektirir, her bir hücrenin merkezine dek illaki İttihat gerektirir, illaki Terakki batından zahire! Zamana hapsetmek kadar deli saçması bir ukalalığın, aymazlığın, kendini beğenmişliğin ve inanması gerçekten zor bir müşkülpesentliğin tezahürü Tanrı yanılgımız, ne kadar utansak azdır zatı şahanemizden. Tarifsiz ufaklıktaki bir zerreden tüm alemleri yaratmış olanı, kendi görünmezinesığdırma çabasında, gayretinde olanlardan, kendi şeklini ‘Tanrısal’ sananlardan ayrıntıları görmesini bekliyoruz, halen, hiç yorulmadan, usanmadan!  Ne büyük bir vaveyla, ne yaman bir dilemma, nereye kadar saklanabiliriz, ne kadar kendimizden acaba?  Saklanmıyoruz ki esasında! Gönlümüzün sol yanı ‘Kemal’e’ ermiş, sağ yanı şehirlerin sultanı ile abad olmuş, Han, Uluğ Hakan, şükürler olsun en zalim derinliklerden, en sığ iç denizlere… ... “İşittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Milli Meclis’e davet etmedim. Herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı’na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim.” Av. Bülent Aybirdi    
Bilginin bölünüp parçalandığı yerler vardır, zamanlar, alelade kullara aldırmadan yahut ehemmiyet vermeden aktarıldığı dönemler, uzay-zamanın kırıldığı anlar…

 

Ağlasa derd-i derunum çeşm-i giryanım sana

Aşikar olurdu galib raz-ı pinhanım sana

Bilginin bölünüp parçalandığı yerler vardır, zamanlar, alelade kullara aldırmadan yahut ehemmiyet vermeden aktarıldığı dönemler, uzay-zamanın kırıldığı anlar… 

Üç nokta koyar geçer ardına bakmadan, aldırış etmeden batini bilgiye bir şekilde bulaşmış olanlar. Zavallılar zaten farkında değillerdir ki nereden bilsinler ‘ Bilenle bilmeyenin bir olmadığını’. Ardı sıra, göçüşünden sonra methiyeler düzmek veyahut lanet okumak âdetindendir Âdemoğlu’nunkendinden habersiz, kim bilir iç karakteri belki de üst türlerden sonra. Zaten ne zaman sorgulamıştır ki verdiği sözü,bihaber hilafetinden? Petra mıdır, Haremeyn mi, kutsiyet atfettiği topraklar? Ne kadar yalın bir yalan öykündüğü şarap akan nehirler? 

Akyıldız’ın yol alışı ardı sıra bir beyaz cücenin, Sümerlerden, Anunnakilerden, Mu’dan, Atlantis’den vasiyet manaya renk, renge mana katmış kadim bilgi neslimize aktarılmış olan. Habil’in soyuydu Doğu’ya at süren, kabul etmesi, kabullenilebilmesi zor gerçekten sistemin üstüne inşa edildiği türün ‘Türk’ olması, hem diğerleri ve hem de Türklükten bihaber olanlar için. Alpinleri üst seçmeye karar vermiştik çünkü ‘Üst yırtıcı’ olarak konumlandırmıştık, bilimsel bir temel gerekliydi vahşetimize vicdani bir yalan uydurmaktan mütevellit. Kabil’in soyundan, ‘Tek dişi kalmış canavardan’ bahsediyorum, bizden öte lakin türümüze dair. Da Vinci’den bahsetmek lazım belki de Medici Ailesi’nden, Etrüksler’den, Cermenler’den, Proto-Türkler’den, Truvalılar’dan uzun uzadıya olmadı susmak asla ve kata konuşmamak hakkında Töre’nin sahiplerinden, ‘Masa’yı’reddedenlerden…

Bu gidişle sonsuzluğa uzayacak belli ki mevzu ve manasından sapacak güzergâhı anlatılmak istenilen, o vakit yakın geçmişimize dönelim usulca ve hakkını verelim yazmak maksadıyla yola koyulduğumuzun. 

Ay tutulsa ne olur tutulmasa ne hesaplayamadıktan sonra geçerken boğazı, seyrini değiştirmeye bir kala alemin? Nasıl bir cesarettir, cürettir ‘ölmeyi emretmek’ rütbenin dahi ne olduğunu bilmeyenlere? Sadece ve sadece bir kalpak için öldürebilecek kaç tane rum vardır işgaline gelmiş Hanlar Hanı Timur’dan yadigâr İzmir’i? Kolay mıdır teğmen rütbesi ile alnının çatına rovelver dayamak Kızıl Sultan’ın Paşa’sının? Kolay değildir elbet! İllaki adanmışlık gerektirir, her bir hücrenin merkezine dek illaki İttihat gerektirir, illaki Terakki batından zahire!

Zamana hapsetmek kadar deli saçması bir ukalalığın, aymazlığın, kendini beğenmişliğin ve inanması gerçekten zor bir müşkülpesentliğin tezahürü Tanrı yanılgımız, ne kadar utansak azdır zatı şahanemizden. Tarifsiz ufaklıktaki bir zerreden tüm alemleri yaratmış olanı, kendi görünmezinesığdırma çabasında, gayretinde olanlardan, kendi şeklini ‘Tanrısal’ sananlardan ayrıntıları görmesini bekliyoruz, halen, hiç yorulmadan, usanmadan! 

Ne büyük bir vaveyla, ne yaman bir dilemma, nereye kadar saklanabiliriz, ne kadar kendimizden acaba? 

Saklanmıyoruz ki esasında! Gönlümüzün sol yanı ‘Kemal’e’ ermiş, sağ yanı şehirlerin sultanı ile abad olmuş, Han, Uluğ Hakan, şükürler olsun en zalim derinliklerden, en sığ iç denizlere…
...

“İşittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Milli Meclis’e davet etmedim. Herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı’na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim.”
Av. Bülent Aybirdi

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.