Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

ALTI OK KAYBETTİ, KILIÇDAROĞLU KAZANDI...

GÜNDEM 29.07.2020 - 16:13, Güncelleme: 29.08.2022 - 15:26
 

ALTI OK KAYBETTİ, KILIÇDAROĞLU KAZANDI...

Biz Türk Milleti olarak Atatürk’ün kurduğu CHP’yi, emperyalizme ve onun bu ülkedeki işbirlikçilerine 10 Kasım 1938 yılına kadar rest çekişinden biliriz, ite köpeğe diz çöküşünden değil...
AK Partiyi anti demokrat bulan CHP tabanı şimdi bol bol kına yakabilirler. Fakat çok yakında, ‘’Uyanda bak bizim hallara/ Sarı saçlım mavi gözlüm’’ diye feryat-figan ağıtlar yakacaklarına eminim. Doğu Perinçek’e bile CB. adayı olsun diye 100.000 imza veren demokrasi havarisi-ahlaklı arkadaşlar; genel başkanlığa aday olan İlhan Cihaner-Tolga Yarman-Aytuğ Atıcı için sahi neden aynı şeyi yapmadınız? 9 yılda kazandığı tek seçim genel başkanlık seçimi olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun tebası mısınız? Sayın Kılıçdaroğlu’nu ne zamandan beridir halifeniz ilan ettiniz? Bu kurultayla birlikte gördük ki; sn. Kemal Kılıçdaroğlu için ne hilafet çağrıları, ne Atatürk’e yapılan hakaretler önemli. Onun için ülkenin en önemli meselesi, ‘’Kürt Sorunu’’… CHP delegelerini bu konuda daha önce özellikle uyarmış ve tehlikeyi, ‘’Türküm, doğruyum, çalışkanım... diyerek başlayan andımız, başta HDP olmak üzere azınlıklar da dikkate alınarak artık telaffuz edilmeyecek. Yani tabanda Türklük yerine Türkiyeli olmak işlenecek. Yani, Dinler arası diyaloğun ırklar arası versiyonu vizyona girecek’’ diyerek, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık. Türkiye'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) bir maşası olarak kullanılmasına, Türkiye'nin "Çağdaş, Laik,  Sosyal Hukuk Devleti" yörüngesinden çıkarılıp, "Ilımlı İslam devletine" dönüştürme gayretlerine sessiz kalınacak diye çığlık atmıştık…   Son durum; Atatürk yaşasaydı Kürt Sorunu olmazdı, çünkü o sorunu kökünden çözerdi. (Cumhuriyetin kuruluş yıllarında sorun çıkaranların sonlarını bir kez daha okuyun.) Oysa bugün maalesef parti içerisinde SORUN ÇÖZECEK tüm yurtsever Atatürkçüler tırpan yediler ve delete tuşuna basılarak partinin kuruluş felsefesi yok edildi. Yazımıza, Prof. Dr. Ümit Kocasakal’ın yaptığı kurultay analiziyle devam edelim:   1: Fiziki ve fikri işgal altındaki Cumhuriyet Halk Partisinde, Partimizde; yönetimin sergilediği Kurultay tiyatrosu bitti.   2: “Tek adam” rejimine karşı mücadele verdiğini söyleyen, girdiği her seçimi kaybetmiş “tek adam”, “tek aday” olarak girdiği seçimi kazanarak, çok “demokratik” bir süreçle yeniden genel başkan oldu! Varsa yoksa genel başkanlık, anahtar liste, parti meclisi ve kurulların seçimi.   3: Fikir yok, ideoloji yok, tartışma yok, program yok, çizgi yok, kimlik yok, altı ok yok, kurucu felsefe ve ruh yok, Atatürk yok, coşku yok, parti ilkeleri yok, liyakat yok, taban yok, bunca başarısızlığın hesabını vermek yok.   4: Ama açılımlar var, saçılımlar var, ekipler var, etnikçilik var, alt kimlikçilik var, küreselcilik var, delege pazarlıkları ve oyunları var, kişisel hırs ve hesaplar var, liste savaşları var, her yere göz kırpma var.   5: En acısı da; ilkelerine, çizgisine, programına güvenerek, halka somut bir alternatif sunarak, kimliğiyle kendi olarak iktidar hedefinden vazgeçip, “dostlarla iktidar” gibi bir teslimiyet ve yabancılaşmanın hedef olarak gösterilmesi var.   6: Öyle anlaşılıyor ki hendekçiler, kandilciler, yıkım ekibinin baş aktörlerinden Bay Davutoğlu (Serok Ahmet), Bay Gül ve Bay Babacan da bu “dostlar” arasında. Sıkı dostlar! Hadi hep beraber, “Gül döktüm yollarınaaa!”   7: Yani bildik ekran ve köşe masalcılarının pompaladığı boş hayaller ötesinde umut yok, heyecan yok.   8: Bunun adı da Kurultay ve demokrasi şöleni! Doğru ya “hak, hukuk, adalet!“   9: Bu “Kendin Söyle, Kendin Dinle Kurultayı” nın asıl kazananı iktidar, kaybedeni ise ne yazık ki Türkiye’dir. “İktidar kurultayı” derken anlaşılan o ki kastedilen, parti içi iktidardır!   10: Mevcut iktidar iktidarını; karşıtlık ve gündelik boş söylem dışında bir şey üretemeyen, halkın önüne somut, bütüncül, ikna edici bir proje ve alternatif sunamayan bu muhalefete borçludur. Türkiye’de iktidar sorununun yanı sıra, ciddi bir muhalefet sorunu da vardır.   11: Partinin altı oka gönülden bağlı yurtsever tabanı ve seçmeni isyan edip bu gidişe dur demedikçe, birlikte Partimizi geri almadıkça; Kurultay illüzyonlarına, parti içi iktidara, masal anlatmaya ve dinlemeye devam!   Sonuç; Ulu Önder Atatürk’ün arkasına gizlenerek Seyit Rıza’ları, Sait Kürdi’leri kendilerine rehber edinenler, okyanus ötesinden-Almanya’dan talimat alarak partiyi dizayn edenler kazandıkları büyük zaferin sonundaki ağır mağlubiyeti göremeyecekler. Parti de mücadele etmekten bitap düşen kalabalık bir kitle, en geç ekim ayında ‘’Aile Partisi’’ni kurarak yollarına devam edecekler. AK Parti niye sürekli seçim kazanıyor diyenlere, Kılıçdaroğlu genel başkanlığı tekrar kazanınca zafer naraları atan AK Partiyi anlayamayanlara ithaf olunur...
Biz Türk Milleti olarak Atatürk’ün kurduğu CHP’yi, emperyalizme ve onun bu ülkedeki işbirlikçilerine 10 Kasım 1938 yılına kadar rest çekişinden biliriz, ite köpeğe diz çöküşünden değil...

AK Partiyi anti demokrat bulan CHP tabanı şimdi bol bol kına yakabilirler. Fakat çok yakında, ‘’Uyanda bak bizim hallara/ Sarı saçlım mavi gözlüm’’ diye feryat-figan ağıtlar yakacaklarına eminim.

Doğu Perinçek’e bile CB. adayı olsun diye 100.000 imza veren demokrasi havarisi-ahlaklı arkadaşlar; genel başkanlığa aday olan İlhan Cihaner-Tolga Yarman-Aytuğ Atıcı için sahi neden aynı şeyi yapmadınız? 9 yılda kazandığı tek seçim genel başkanlık seçimi olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun tebası mısınız? Sayın Kılıçdaroğlu’nu ne zamandan beridir halifeniz ilan ettiniz?

Bu kurultayla birlikte gördük ki; sn. Kemal Kılıçdaroğlu için ne hilafet çağrıları, ne Atatürk’e yapılan hakaretler önemli. Onun için ülkenin en önemli meselesi, ‘’Kürt Sorunu’’…

CHP delegelerini bu konuda daha önce özellikle uyarmış ve tehlikeyi, ‘’Türküm, doğruyum, çalışkanım... diyerek başlayan andımız, başta HDP olmak üzere azınlıklar da dikkate alınarak artık telaffuz edilmeyecek. Yani tabanda Türklük yerine Türkiyeli olmak işlenecek. Yani, Dinler arası diyaloğun ırklar arası versiyonu vizyona girecek’’ diyerek, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık. Türkiye'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) bir maşası olarak kullanılmasına, Türkiye'nin "Çağdaş, Laik,  Sosyal Hukuk Devleti" yörüngesinden çıkarılıp, "Ilımlı İslam devletine" dönüştürme gayretlerine sessiz kalınacak diye çığlık atmıştık…

 

Son durum; Atatürk yaşasaydı Kürt Sorunu olmazdı, çünkü o sorunu kökünden çözerdi. (Cumhuriyetin kuruluş yıllarında sorun çıkaranların sonlarını bir kez daha okuyun.) Oysa bugün maalesef parti içerisinde SORUN ÇÖZECEK tüm yurtsever Atatürkçüler tırpan yediler ve delete tuşuna basılarak partinin kuruluş felsefesi yok edildi.

Yazımıza, Prof. Dr. Ümit Kocasakal’ın yaptığı kurultay analiziyle devam edelim:

 

1: Fiziki ve fikri işgal altındaki Cumhuriyet Halk Partisinde, Partimizde; yönetimin sergilediği Kurultay tiyatrosu bitti.

 

2: “Tek adam” rejimine karşı mücadele verdiğini söyleyen, girdiği her seçimi kaybetmiş “tek adam”, “tek aday” olarak girdiği seçimi kazanarak, çok “demokratik” bir süreçle yeniden genel başkan oldu! Varsa yoksa genel başkanlık, anahtar liste, parti meclisi ve kurulların seçimi.

 

3: Fikir yok, ideoloji yok, tartışma yok, program yok, çizgi yok, kimlik yok, altı ok yok, kurucu felsefe ve ruh yok, Atatürk yok, coşku yok, parti ilkeleri yok, liyakat yok, taban yok, bunca başarısızlığın hesabını vermek yok.

 

4: Ama açılımlar var, saçılımlar var, ekipler var, etnikçilik var, alt kimlikçilik var, küreselcilik var, delege pazarlıkları ve oyunları var, kişisel hırs ve hesaplar var, liste savaşları var, her yere göz kırpma var.

 

5: En acısı da; ilkelerine, çizgisine, programına güvenerek, halka somut bir alternatif sunarak, kimliğiyle kendi olarak iktidar hedefinden vazgeçip, “dostlarla iktidar” gibi bir teslimiyet ve yabancılaşmanın hedef olarak gösterilmesi var.

 

6: Öyle anlaşılıyor ki hendekçiler, kandilciler, yıkım ekibinin baş aktörlerinden Bay Davutoğlu (Serok Ahmet), Bay Gül ve Bay Babacan da bu “dostlar” arasında. Sıkı dostlar! Hadi hep beraber, “Gül döktüm yollarınaaa!”

 

7: Yani bildik ekran ve köşe masalcılarının pompaladığı boş hayaller ötesinde umut yok, heyecan yok.

 

8: Bunun adı da Kurultay ve demokrasi şöleni! Doğru ya “hak, hukuk, adalet!“

 

9: Bu “Kendin Söyle, Kendin Dinle Kurultayı” nın asıl kazananı iktidar, kaybedeni ise ne yazık ki Türkiye’dir. “İktidar kurultayı” derken anlaşılan o ki kastedilen, parti içi iktidardır!

 

10: Mevcut iktidar iktidarını; karşıtlık ve gündelik boş söylem dışında bir şey üretemeyen, halkın önüne somut, bütüncül, ikna edici bir proje ve alternatif sunamayan bu muhalefete borçludur. Türkiye’de iktidar sorununun yanı sıra, ciddi bir muhalefet sorunu da vardır.

 

11: Partinin altı oka gönülden bağlı yurtsever tabanı ve seçmeni isyan edip bu gidişe dur demedikçe, birlikte Partimizi geri almadıkça; Kurultay illüzyonlarına, parti içi iktidara, masal anlatmaya ve dinlemeye devam!

 

Sonuç; Ulu Önder Atatürk’ün arkasına gizlenerek Seyit Rıza’ları, Sait Kürdi’leri kendilerine rehber edinenler, okyanus ötesinden-Almanya’dan talimat alarak partiyi dizayn edenler kazandıkları büyük zaferin sonundaki ağır mağlubiyeti göremeyecekler.

Parti de mücadele etmekten bitap düşen kalabalık bir kitle, en geç ekim ayında ‘’Aile Partisi’’ni kurarak yollarına devam edecekler.

AK Parti niye sürekli seçim kazanıyor diyenlere, Kılıçdaroğlu genel başkanlığı tekrar kazanınca zafer naraları atan AK Partiyi anlayamayanlara ithaf olunur...

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.